Criminal Case Wiki
Advertisement
Vaka Diyaloglar

Trans-Sibirya Ekspresinde...
Carmen Martinez: Of <İsim>, yemin ediyorum şu Noel partisinden beridir hala başım çatlıyor ve trenin sallanması da üzerine tuz biber ekti...
Carmen Martinez: Ama suçluları yakalamak en iyi şifadır, bu yüzden bir an önce Moğolistan'a ulaşıp SOMBRA'nın uydusunu yapmasını engellemek için sabırsızlanıyorum!
Armand Dupont: Ah Carmen, buradan kaçıp gitmeyi nasıl düşünebilirsin! Şu anda dünyanın en uzun demiryolundayız! Bu güzelliği en yakından görmek için tek şansımız!
Carmen Martinez: Dupont, sabahtan beridir bunu söylüyorsun. Cidden bu kadar sık ve yüksek sesle konuşmak zorunda mısın?
Armand Dupont: Eminim ki senin aksine <İsim> bu muhteşem yolculuğun keyfine...
Armand Dupont: Mon Dieu!
Carmen Martinez: Trene neler oluyor yahu?!
Armand Dupont: .......
Carmen Martinez: Tren neden durdu ki şimdi? Şu sesi dinle, sanırsam yan kabinde bir şeyler oldu! Haklısın <İsim>, bir an önce gidip yoklasak iyi olur!

1. Bölüm

İncele: Trans-Sibirya Lobisi.
Carmen Martinez: Bu ney lan! Adamın biri tavan lambasından asılmış!
Carmen Martinez: İyi fark ettin <İsim>, kurban başına yara almış! Bu açık bir cinayet!
Carmen Martinez: Ne zaman SOMBRA'ya bir adım yaklaşsak karşımıza bir ceset çıkıyor. Bu cinayetin de onlarla bir bağlantısı var mı bilmiyorum ama sorularımıza yanıt alana kadar hiçbir yere gitmiyoruz!
Nikita Ruhin: Ah, Lenin'e şükürler olsun! Siz polissiniz, değil mi?
Nikita Ruhin: Ben kontrolör Nikita Ruhin. İlya Tretyakov'un cesedini bulur bulmaz treni durdurdum.
Carmen Martinez: Kurbanı tanıyor muydunuz?
Nikita Ruhin: Tretyakov ünlü bir elmas devidir... ya da deviydi. Şimdi de trende öldü! Sovyet döneminde böyle düzensiz bir şey asla olmazdı.
Carmen Martinez: Sovyet döneminde mi? Pekala Bay Ruhin, <Rütbe> <İsim> birazdan ifadenizi alacak, o yüzden fazla uzaklaşmayın.
Carmen Martinez: Bu arada <İsim>, biz de cesedi... Tabii ya, laboratuvar yok ki. Ama en azından ekip trende ve bir çözüm bulacaklarını umuyorum!
Carmen Martinez: Başka neler buldun <İsim>? Bir adet peçete mi? Haklısın, tam da cesedin altında durması oldukça şüpheli. Üzerindeki şu lekeye yakından bakalım!
Carmen Martinez: Hadi şu işi rayına oturtalım <İsim>. Burada işimiz ne kadar çabuk biterse Moğolistan'a o kadar hızlı varırız!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Angela Douglas: Derme çatma laboratuvarımızı nasıl buldun <İsim>? Trende otopsi yapacağım hiç aklımdan geçmemişti. Masa üstünde ceset incelemek yepyeni bir deneyim!
Carmen Martinez: Öeğh, görüntüsü kafamda canlanmayaydı iyiydi. Angela, <İsim> ve bana cinayet hakkında ne söyleyebilirsin?
Angela Douglas: <İsim>'in tam da tahmin ettiği üzere kurbanın başına vurulmuş, kafası yarılmış ve şuurunu kaybetmiş.
Angela Douglas: Sonra da kurban kendi kravatıyla asılmış. Bu sefer ki cinayet yöntemi boğazlama.
Carmen Martinez: Anlaşılan elmas oligarşi olunca büyük düşmanlar da beraberinde geliyormuş... Katili tanımlamaya yarayacak bir şey bulabildin mi peki?
Angela Douglas: Gel gör ki buldum! Kurbanı asmakta kullanılan kravatın üstünde tütün izlerine rastladım...
Angela Douglas: Ama kurbanın ciğerlerinde duman yoktu. Bu durumda tütün izleri katilden gelmiş olmalı!
Carmen Martinez: O zaman katilin sigara içtiğini biliyoruz! <İsim>, sen onu yakaladığında üzüntüsünden bir sigara yakar artık!

Nikita Ruhin'e kurbanı sor.
Carmen Martinez: Demek kontrolörsünüz... Kurbanı ne kadar iyi tanırdınız?
Nikita Ruhin: Bay Tretyakov treni arada bir kullanırdı ve hep birinci sınıfı seçerdi. Elmaslar Sibirya'da çıkarıldığı için elmas işi dolayısıyla seyahat ediyordu, sanırım.
Carmen Martinez: Cinayetten önce şüpheli bir durum fark ettiniz mi?
Nikita Ruhin: Önce değil ama durduktan sonra trenin dışında şüpheli çöpler gördüm. Rayların hemen yanına bir şeyler atılmıştı!
Nikita Ruhin: Bu son derece kurallara aykırı. Sovyet döneminde...
Carmen Martinez: Durun tahmin edeyim: Böyle şeyler hiç olmazdı.
Carmen Martinez: Her neyse, doğru dedin <İsim>, o dışarıdaki çöplerin birilerinin kurtulmak istediği kanıtlar olup olmadığını öğrenmeliyiz!

İncele: Trans-Sibirya Treni.
Carmen Martinez: Bırr, burası buz gibiymiş. Doğru, etrafta hiç yaşam belirtisi yok... İyi yanı ise, katil bir yere kaçmış olamaz, çünkü kaçacak yer yok!
Carmen Martinez: Pekala <İsim>, neler bulduk şimdi? Yırtık bir fotoğraf mı? Bunu iki dakikada birleştireceğinden adım gibi eminim!
Carmen Martinez: Bu da birisinin günlüğüne benziyor. Burada karın içinde ne işi var ki? Bakalım ne yazdığını bulabilecek miyiz!

İncele: Yırtık Fotoğraf.
Carmen Martinez: Trenin dışında bulduğun fotoğrafı onararak harika iş çıkardın <İsim>!
Carmen Martinez: Resimdeki zat kesinlikle İlya Tretyakov...
Carmen Martinez: Peki yanındaki kız da kim?
Carmen Martinez: Pek samimi görünüyorlar... Eğer sevgililerse bunun kim olduğunu öğrenmeliyiz. Evet <İsim>, veri tabanında yüz taraması yapabiliriz!

İncele: Bilinmeyen Kadın.
Carmen Martinez: Demek resimde kurbanla pek içli dışlı olan kızın adı Nina Rodionova'ymış...
Armand Dupont: Nina Rodionova mı dediniz? <İsim>, neden o güzeller güzeli artistik buz patencisinden bahsediyorsun? Son madalyası, tarihi bir rekor...
Carmen Martinez: Dupont! Sen de nereden çıktın yahu! Bütün ekip dar bir alanda kapalı kalırsa olacağı bu...
Armand Dupont: Evet, maceraya yakın olmak çok heyecan verici! Ama niye Nina adlı tanrıçadan bahsediyorsunuz?
Carmen Martinez: Senin Nina belli ki kurbanla sevgiliymiş!
Carmen Martinez: Zaten genç ve güzel bir kız arkadaşı olmayan milyarder mi olurmuş?
Carmen Martinez: Ve şanslıyız ki Nina yolcu listesindeymiş! Hadi onunla konuşalım <İsim>!

Nina Rodionova'ya kurbanla ilişkisini sor.
Nina Rodionova: Zavallı İlyuşa'm! Aşkımı benden erken aldılar! Keşke bu yolculuğa hiç çıkmasaydık!
Nina Rodionova: Şimdi de bana onunla ilgili soru sormak istiyorsunuz. Kalbim çorak bir tundra gibi donmuşken sorularınıza nasıl cevap verebilirim?
Carmen Martinez: Ben... Ne diyeceğimi bilemedim şimdi.
Carmen Martinez: Kaybınız için üzgünüz Bayan Rodionova, fakat bize İlya'dan biraz bahseder misiniz? Sonuçta zengin ve güçlü birisiydi... Herhangi bir düşmanı var mıydı?
Nina Rodionova: Düşman mı? İlya'mın mı? İnanmıyorum, o iyiliğin vücut bulmuş haliydi! Bana karşı çok iyiydi ve bana hep güzel elmaslar verirdi, ama artık yapayalnızım!
Carmen Martinez: Tamam <İsim>, haklısın, bu şekilde devam edemeyiz. Nina biraz daha sakinlediği zaman onunla tekrar konuşuruz.

İncele: Silinmiş Günlük.
Carmen Martinez: Harika <İsim>, artık trenin dışında bulduğumuz günlüğü okuyabiliriz!
Carmen Martinez: Girişte diyor ki... Ooo. "Güller kırmızıdır, özgürlük savaşı asil, Trans-Sibirya'dayım çünkü mücadelem mobildir!"
Carmen Martinez: Pek... İlham verici bir şiirmiş.
Carmen Martinez: Ama daha da önemlisi şiir, "Agrafena" imzalı!
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, adı da yazdıkları da tanıdık! Bu, şu meşhur eylemci Agrafena Raskolnikova olmalı!
Carmen Martinez: İyi de Sankt Peterburg'da karşılaştığımız bir eylemci, şu anda trende olabilir mi? Agrafena'nın burada, yani Sibirya da ne işi varmış ki?
Carmen Martinez: Dünya küçük, ama umarım Agrafena buraya sorun çıkarmak için gelmemiştir! Hadi onunla konuşalım!

Agrafena Raskolnikova'ya cinayeti sor.
Carmen Martinez: Naber Agrafena? Seni burada görmek ne ilginç.
Agrafena Raskolnikova: Yine mi sen <Rütbe> <İsim>? Beni takip falan mı ediyorsun? Tam da siz devlet adamlarının yapacağı bir iş zaten!
Carmen Martinez: Bu bir cinayet soruşturması. İlya Tretyakov isimli bir adam bu trende öldürüldü.
Agrafena Raskolnikova: Tretyakov öldü mü? İyi olmuş!
Agrafena Raskolnikova: O adam ülkenin tüm sorunlarının özetiydi!
Carmen Martinez: Bunu herkes için söylüyorsun.
Agrafena Raskolnikova: Çünkü öyle! Tretyakov'un işinin tamamen yasal olduğunu mu sanıyorsunuz? Peh! Sanki onun gibi birisi elmaslarla dürüst ticaret yaparmış gibi.
Agrafena Raskolnikova: Birisi onu ortadan kaldırdıysa, ne mutlu bana! Kahrolsun oligarşlar!

İncele: Peçete.
Carmen Martinez: Harika <İsim>! Cesedin yakınında bulduğumuz peçetedeki maddeyi almayı başardın! Hadi bunu Lars'a götürelim!

Analiz et: Saydam Sıvı.
Lars Douglas: Selam <İsim>, yeni ortak laboratuvarımıza baksana. Tekrar karıcığımla birlikte çalışabiliyorum, tıpkı eski günlerdeki gibi!
Angela Douglas: Gerçi laboratuvarı herkesle paylaşıyoruz ama evet, hoş bir durum.
Lars Douglas: Senin kadar hoş değil, çiçeğim!
Carmen Martinez: Arkadaşlar, iyi hoş da, <İsim> kurbanın cesedinin yanında bulduğu peçetedeki sıvının ne olduğunu öğrenmek istiyor.
Lars Douglas: Aldığın sıvı kurbanın salyasıymış. Peçete büyük ihtimalle çığlık atmasını önlemek için ağzına tıkılmış.
Lars Douglas: Ama ufak bir şey daha öğrendim <İsim>. Örneğin içinde ayrıca pelmeni sosu vardı!
Carmen Martinez: Pel... ne?
Lars Douglas: Pelmeni, Sibirya mantısı yani! Tereyağı veya ekşi kremayla yeniyor... Biliyorum çünkü trende bundan servis ediyorlar! Acayip lezzetli bu arada.
Angela Douglas: Ama kocamın henüz pelmeni hakkında şundan bahsetmedi: kurbanın midesinde hiç yoktu.
Lars Douglas: En can alıcı kısmı söylüyorum... Kurbanın susturulduğu peçetedeki lekeleri katil bırakmış olmalı!
Carmen Martinez: Uzun lafın kısası, katil pelmeni yiyor! Teşekkürler arkadaşlar!

Daha sonra...
Carmen Martinez: Aah, burası halen buz gibi... Ama en azından Dupont'un tarihten nameler okuyan zıpçıktı gibi üstümüze fırlamayacağından emin olabiliriz! Biraz kafamı dinlemem gerek.
Carmen Martinez: <İsim>, SOMBRA'yı Moğolistan'a takip etmek için trene binerken hiçbirimiz böyle bir şey beklemiyorduk!
Carmen Martinez: Planlarımız, Rus bir milyarderin bir vagonda asılması ile rayından çıktı ve soruşturma da hiç hızlı gitmiyor.
Carmen Martinez: Kurban İlya Tretyakov, Rusya da oldukça tanınan bir elmas deviymiş.
Carmen Martinez: Şu ana kadar cinayet ile SOMBRA arasında bir bağlantı bulamadık... Ama yine de elimiz tetikte olsa iyi olur.
Carmen Martinez: Agrafena Raskolnikova, Tretyakov'un yolsuzluk yaptığını iddia ediyor ve öldüğü için de sevinçli, ama onu o öldürür müydü?
Carmen Martinez: Kurbanın kız arkadaşı Nina Rodionova ise birbirlerine delilercesine aşık olduklarını söylüyor ama...
Carmen Martinez: Bu da neydi? Şu kar fırtınası neredeyse ayaklarımı yerden kesecekti!
Carmen Martinez: <İsim>, iki adım ötesini zor görüyorum! Galiba kar fırtınasına yakalandık! Tren ne tarafta?
Carmen Martinez: Bu çok kötü <İsim>! Sibirya'nın ortasında kar fırtınasına yakalandık ve sanırım kaybolduk!

2. Bölüm

Carmen Martinez: Neler oluyor yahu? Tipiye yakalandık!
Carmen Martinez: <İsim>, hiçbir şey göremiyorum! Treni göremiyorum! Galiba kaybolduk!
Carmen Martinez: Bir an önce sığınak bulmazsak ayvayı yedik demektir. Bir saniye, o da ne? Galiba ötede bir şey var... Bir mağara! <İsim>, hadi buraya saklanıp fırtınanın dinmesini bekleyelim!

-Kısa bir süre sonra...-
Carmen Martinez: Ah, böylesi daha iyi. SOMBRA'nın peşinden Moğolistan'a giden trene bindiğimizde Sibirya'nın tenhasında kıçımızın donacağını hiç düşünmemiştim!
Carmen Martinez: Trene dönüp Rus elmas devi İlya Tretyakov'un cinayetini çözmeye devam etmemiş gerek...
Carmen Martinez: Doğru diyorsun <İsim>, birisi kısa bir süre önce bu mağarada bulunmuş. Hazır buradayken araştıralım derim!

İncele: Buz Mağarası.
Carmen Martinez: Aldığın şu açık sandığın için elmaslarla dolu <İsim>! Elmasların, Sibirya'nın tenhasında bir mağara da ne işi varmış?
Carmen Martinez: Ve bir elmas devinin bu mağaraya yakın bir trende ölme olasılığı ne? Burada bir naneler dönüyor. Hadi şu kasaya bir bakalım.
Carmen Martinez: Doğru, bu malanın yeri burası değil... Bunu buraya kim bıraktı ve ne kazmayı planlıyordu? Hadi üzerindeki tozu vakumlayıp ne çıkacağını görelim!

İncele: Elmas Kasası.
Carmen Martinez: O da ne <İsim>, bu meyve kasesi içi elmaslarla dolu sandığın içine nasıl girmiş? Ayrıca üzerindeki bu kan ne?
Carmen Martinez: Şu lanet olası kar fırtınasının dindiği iyi oldu. Hadi bu kaseyi hemen Lars'a götürelim!

Analiz et: Meyve Kasesi.
Lars Douglas: İşe asılıyor musun <İsim>? Tamam, tamam, ters ters bakmana gerek yok. Hemen işi rayına oturtuyorum!
Carmen Martinez: Bu kadar laf esprisi yeter Lars! Bize bilgi ver!
Lars Douglas: İyi. Kurbanın kanı bana gönderdiğin meyve kasesinin her tarafına bulaşmıştı ve hanım da kasedeki hasarın, kurbanın kafasındaki yarayla uyuştuğunu söylüyor.
Lars Douglas: Başka bir deyişle katil, kurbanı asmadan önce bu kaseyi kurbanın kafasına vurmak için kullanmış!
Carmen Martinez: Bir saniye, <İsim> kaseyi mağara da bulduğuna göre katil demek ki mağaraya gitmiş!
Lars Douglas: Dahası da var. Kasede sadece kurbanın kanı yoktu. Katil kırık parçalarla kendisini kesmiş olmalı! Ve katil her kimse kan grubu A+!
Carmen Martinez: Harika! <İsim>, senin onun peşinde olman katilin A+ grubu kanını donduracaktır!
(Analiz sonrası)
Carmen Martinez: Sanki bir şeyi atladık gibi <İsim>... Doğru, kar fırtınası nedeniyle trenin dışını adam akıllı arayamadık. Hadi dönelim!

İncele: Tren Rayları.
Carmen Martinez: Buradaki manzara da hiç eskimiyor he. Ne kadar çeşitli. Kar... ve biraz daha kar. Pekala <İsim>, neler buldun?
Carmen Martinez: O ney lan! Aldığın şu kredi kartının üstünde COSMORUS logosu var! Sahibinin ismi okunmuyor ama senin onu açığa çıkaracağından eminim.
Carmen Martinez: Peki kim bir valizi trenden aşağıya atar sence? Hadi açıp öğrenelim!
Carmen Martinez: Ayrıca bir tane de... Bu şey de ne böyle? Bir tür bombaya benziyor! Hadi bunu hemen Jonah'a götürelim!

İncele: Kilitli Valiz.
Carmen Martinez: Bulduğun valizin içinde ne varmış <İsim>? Tek bir adet hamilelik testi mi? Bu çok garip işte. Hadi bunu Lars'a götürelim!

Analiz et: Hamilelik Testi.
Lars Douglas: Hey <İsim>, bak ne buldum! Hakiki bir Rus semaveri! Votkamı artık bununla damıtabilirim!
Armand Dupont: Quelle horreur! Seni kültürsüz. Semaverle çay demlenir, damak yakan kaçak içki değil!
Lars Douglas: Bu biraz ağır oldu be abi!
Carmen Martinez: Boş ver Dupont. Lars, sen de kaldır şu semaveri! Trenin dışında bulduğumuz hamilelik testinden bahset.
Lars Douglas: Fazla uzun bir sohbet olmayacak. Hamilelik testindeki idrarı analiz ettim ve testin Nina Rodionova'ya ait olduğunu söyleyebilirim!
Lars Douglas: Ve testin ekranında da gördüğünüz gibi, Nina hamile.
Carmen Martinez: Kurbanın kız arkadaşı hamile miymiş yani? Onunla ilk konuşmamızda bundan hiç bahsetmemişti. <İsim>, hadi Nina ile bir kez daha konuşalım!

Nina Rodionova'ya pozitif çıkan hamilelik testini sor.
Carmen Martinez: Nina, <Rütbe> <İsim> ile trenin dışında neden bir hamilelik testi bulduğumuzu açıklayabilir misin?
Nina Rodionova: Ama ondan kurtulmuştum! Nasıl oldu da buldun <Rütbe> <İsim>?
Nina Rodionova: Gerçek şu ki... Hamile olduğumu trende öğrendim. En az benim kadar sevineceğini düşündüğüm için İlya'ya söyledim. Ama küplere bindi!
Nina Rodionova: Bu ilişkiye bebek bezi değiştirmek için girmediğini söyledi! Bunu duyduğumda neredeyse pelmeni tabağımı suratına fırlatıyordum!
Nina Rodionova: O kadar sinirlenmiştim ki, çekip gitmek için valizimi hazırladım! Sırf İlya'yı bir daha görmemek için ta Moskova'ya kadar yürüyebilirdim.
Nina Rodionova: Sırf onun yüzünden kariyerimi askıya aldım ama tek düşündüğü şey o geri zekalı mağara ve Allah'ın cezası elmaslarıydı!
Carmen Martinez: Ne? Nina, elmas dolu bir mağara mı dedin? İlya onunla ilgili tam olarak sana ne söyledi?
Nina Rodionova: Allah aşkına bari siz yapmayın! Mağaralardan ya da elmaslardan bana ne? Ettiği tek lafı bile dinlemedim ki.
Carmen Martinez: Bir şeyler hatırlayacak olursan <Rütbe> <İsim> ile bana bildir. Bu arada gözümüz üstünde olacak!
(Nina Rodionova ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: Demek kurban mağaradaki elmasları biliyormuş!
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, bu çok dikkat çekici... Gerçi henüz cinayetle bir bağlantısı var mı bilmiyoruz ama, yine de bunu aklımızdan çıkarmayalım!

İncele: Kredi Kartı.
Carmen Martinez: İyi iş çıkardın <İsim>! Trenin dışında bulduğun COSMORUS kredi kartı Nataşa Romanova'ya aitmiş!
Carmen Martinez: Yine mi Marina'nın annesi?! Nereye gitsek karşımıza çıkıp duruyor. Bir de sence de son zamanlar da COSMORUS hayatımıza oldukça fazla girmeye mi başladı, yoksa bana mı öyle geliyor?
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>. Nataşa'nın ne halt yemeye bu trende olduğunu ve neden şu ana kadar hiç sesinin çıkmadığını öğrenmeliyiz!

Nataşa Romanova'ya neden trende olduğunu sor.
Carmen Martinez: Bayan Romanova? <Rütbe> <İsim> trenin dışında kredi kartınızı buldu. Neden buradasınız?
Nataşa Romanova: COSMORUS tesisini incelemeye gidiyordum. COSMORUS'taki güvenlik ihlalini göz önünde bulundurunca, iyisi mi durumu kendi gözlerimle göreyim dedim.
Nataşa Romanova: Programım oldukça yoğun ve trenin birden bire durması da çok can sıkıcı. Bekleyip pelmeni yemekten başka yapabileceğim bir şey yok! Trenin neden hareket etmediğini biliyor musunuz?
Carmen Martinez: Korkarım ki bir cinayet işlendi. İlya Tretyakov, belki adını duymuşsunuzdur?
Nataşa Romanova: İlya öldü mü? Elbette duydum! Onu tanıyordum! COSMORUS'a önemli bağışlar yapardı. Ölmüş olması bizim için o fonun biteceği anlamına geliyor.
Carmen Martinez: Önemli bağışlar mı? Sizin gibi bir kuruma mı? Bu yasal mı ki?
Nataşa Romanova: İlya uzaya bayılırdı ve elmaslardan kazandığı paranın, Rusya'nın keşif programına faydası olmasını istiyordu. Bir vatandaş olarak bağış yapıyordu.
Carmen Martinez: Hımm... Anladım. Pekala Bayan Romanova, <Rütbe> <İsim> ile size soracak başka sorularımız olursa sizi nerede bulacağımızı biliyoruz!

Analiz et: Ev Yapımı Bomba.
Jonah Karam: Bir daha kimseyle laboratuvar paylaşmak istemiyorum. Lars ile Angela kendilerine ayrı bir oda tutmalılar ve bir cinayet daha işlemeden Dupont'u buradan çıkarmak zorunda kaldım!
Carmen Martinez: Marina'yla aynı laboratuvarı paylaşmaktan şikayetçi değilsin ama...
Jonah Karam: Şey, o, yani... Sen buraya başka bir şey için gelmemiş miydin <İsim>?
Jonah Karam: Bulduğun zımbırtının içindeki karışım, potasyum nitrat, şeker ve sodyum bikarbonat içeriyor. Yani kısaca ev yapımı bir sis bombası!
Jonah Karam: Sis bombaları genelde zararsızdır ve silah olarak sınıflanmaz. Dünya çapında anarşistler ve isyancılar arasında popülerdir.
Carmen Martinez: Anarşistler ve isyancılar mı? Doğru dedin <İsim>, trende bu tarife yüzde yüz uyan birisi var.
Carmen Martinez: Hadi Agrafena Raskolnikova'yla biraz daha sohbet edelim!

Agrafena Raskolnikova'ya sis bombasını sor.
Carmen Martinez: Agrafena, itiraf etsen iyi olur! O sis bombasıyla ne yapmayı planlıyordun?
Agrafena Raskolnikova: Demek onu buldun <Rütbe> <İsim>. Dışarıda sigara içerken sis bombasını attığımı mı gördün?
Agrafena Raskolnikova: Her neyse, utanacak bir şeyim yok! O Tretyakov denen oligarşın biraz tırsması gerekiyordu!
Carmen Martinez: Demek Tretyakov'a saldırmayı planlıyordun! Daha önce de öldüğüne sevindiğini söylemiştin. Bunun seni şüpheli listesinde yukarılara taşıdığının farkındasın, değil mi?
Agrafena Raskolnikova: İşte tam da bu yüzden sis bombasını dışarıya atmıştım! Yanlış anlayacağınızı biliyordum!
Agrafena Raskolnikova: Siz devlet köleleri özgürlükten, eğlenceden, hatta büyük olasılıkla en yemek olan pelmeniden bile nefret eden ruhsuz robotlarsınız.
Carmen Martinez: İstediğini düşünmekte özgürsün, ama eğer Tretyakov'un cinayetini sen planladıysan <Rütbe> <İsim> ile bundan sonraki yemeğini hapishanede yemeni sağlayacağımızdan emin olabilirsin!

İncele: Tozlu Mala.
Carmen Martinez: Şu malayı vakumlayarak iyi iş çıkardın <İsim>! Allah'tan mikroskop kiti yanımızda; hadi bu toza merceğin altında bakalım!

İncele: Gri Toz.
Carmen Martinez: Malanın üstündeki toz...
Carmen Martinez: Mamut kemiği tozu muymuş?!
Carmen Martinez: Bu vaka beni tırlatmaya uğraşıyor! Mamutlar. Sibirya da mamutlarla uğraşıyoruz anasını satayım.
Vadim Efremov: Mamutlar hakkında mı konuşuyorsunuz? Bir de mikroskobunuz var! Ve benim malam! Merhaba, benim gibi araştırma yapan mamut meraklılarıyla tanışmak çok hoş!
Carmen Martinez: Mamut meraklısı mı? Neyse, unutun gitsin. Bu bir cinayet soruşturması ve sizinle konuşmamız gerek!

Vadim Efremov'a mağarada ne yaptığını sor.
Vadim Efremov: Tanıştığımıza memnun oldum <Rütbe> <İsim>! Ben bir mamut araştırmacısıyım ve güzel bir tabak pelmeni yerken bu konu hakkında seninle seve seve tartışırım! Sonra da kazıya...
Carmen Martinez: Mesele mamutlar değil Bay Efremov! İlya Tretyakov cinayetini araştırıyoruz. Onu tanır mıydınız?
Vadim Efremov: Tretyakov mu? Çıkartamadım. Umurumda da değil. Kendisi bir mamut değil, değil mi?
Carmen Martinez: Mamutlardan biraz daha güncel şeylerle ilgileniyoruz! Bir adam öldü!
Vadim Efremov: Mamutlar da öldü! Bence asıl trajedi bu.
Carmen Martinez: Bir daha "mamut" kelimesini duyarsam...! Bu mağaradaki elmasları fark ettiniz mi, yoksa tüyleri ve kocaman dişleri olmadığı için gözünüzden mi kaçtı?
Carmen Martinez: Neyse, cevap yüzünüzde yazılı zaten. Hadi gidelim <İsim>, burada öğreneceğimiz başka bir şey kalmadı!

Bir süre sonra...
Carmen Martinez: <İsim>, sanki raydan çıkıyormuşuz gibi hissediyorum. SOMBRA'yı Moğolistan'a kadar kovalamak için bu trene bindik ama gel gör ki bir cinayet soruşturması rotamızdan saptık.
Carmen Martinez: Kurban İlya Tretyakov bir elmas deviydi... Ve şüpheli elmaslarla dolu bir mağaranın yakınlarındayken, bindiğimiz trende öldürüldü.
Carmen Martinez: İşin içinde onca elmas varsa mutlaka bir bağlantı olmalıdır, hele ki Tretyakov mağaradan haberdar ise! Ama halen bunların nasıl bağlanacağını göremiyorum.
Carmen Martinez: Nataşa Romanova'yla trende karşılaşmak epey şaşırtıcıydı, fakat Tretyakov'un COSMORUS'a epey bağış yaptığını söylüyor. Yani onun ölü değil, hayatta olmasına ihtiyacı vardı.
Carmen Martinez: Agrafena, Tretyakov'dan nefret ediyordu ve ona sis bombasıyla saldıracaktı...
Carmen Martinez: Nina'ya gelince de...
Carmen Martinez: Bir saniye, sen de bir şey duydun mu <İsim>? Belki de bana öyle gelmiştir...
Carmen Martinez: Her neyse. Daha da beteri, Büro ekibi toplu cinnet geçirmek üzere ve şu lanet giresice Sibirya da buz...
Ayı: GIRRRRRR!!
Carmen Martinez: AAAAAH!

3. Bölüm

Ayı: RRRAAALLL!
Carmen Martinez: AAAAH, AYI!
Ayı: GIRRRRRR!!
Carmen Martinez: Bizi yemesine izin vermeyeceğim <İsim>! Silahım neden ateşlemiyor? Donmuş mu ne!
Ayı: GRAAAAARRRR!!!
Vadim Efremov: Korkma <Rütbe> <İsim>! Şimdi sizi kurtaracağım!
Ayı: ......
Carmen Martinez: O adam ayıyla çıplak elle mi güreşiyor?!
Vadim Efremov: İşte bu kadar. Artık güvende sayılırız. Ayı, geri çekilmesinin daha akıllıca olacağını anladı!
Carmen Martinez: Siz... ayı... yüzünüz! İyi misiniz?
Vadim Efremov: Ah evet! Ayılar da neredeyse mamutlar gibi. Sadece biraz daha canlılar!
Carmen Martinez: Aaa, şey, teşekkürler. <İsim>, bana bir dakika versene.

-Bir süre sonra...-
Carmen Martinez: <İsim>, bu vaka artık tehlikeli olmaya başladı! Bir an önce İlya Tretyakov cinayetini çözüp buradan toz olalım yoksa ya donacağız, ya da ayılara yem olacağız!
Carmen Martinez: Şimdi elimizde ne var bir bakalım. Ölü bir Rus elmas devi, bir tren dolusu şüpheli, kurbanla bir şekilde bağlantısı olan elmaslarla dolu bir mağara...
Carmen Martinez: Elmaslar bu vakanın anahtarı olmalı ama onlarla ilgilenme fırsatımız olmadı ve zamanımız da tükeniyor. Hadi gidip mağarayı tekrar arayalım!

İncele: Gizli Mağara.
Carmen Martinez: Altın kaplama bir dizüstü buz mağarasında bulmayı beklediğim en son şeydi. Şifreli... Aam eminim sen bunu kırarsın <İsim>!
Carmen Martinez: Şu tren biletinin üstünde soluk bir yazı var. Şu anda her ipucu önemli! Neyse ki açığa çıkarmak için gereken alet edevata sahibiz.
Carmen Martinez: Bir de şu yırtık kağıtlara bak <İsim>... Birileri bir şeyi yok etmek için epey uğraşmış! Hadi bunu birleştirelim. Katilin bizi atlatmasına daha fazla izin veremeyiz!

İncele: Altın Dizüstü Bilgisayar.
Carmen Martinez: İyi işti <İsim>, dizüstünün şifresini kırmayı başardın! Hadi Elliot trenin hangi karanlık köşesine saklandıysa bunu ona götürelim...

Analiz et: Dizüstü Bilgisayar.
Elliot Clayton: <İsim>, beni kıyamet ve delilik laboratuvarına atmak zorunda mıydın? Burada çok fazla ışık... ve çok fazla Dupont var!
Carmen Martinez: Ölmezsin merak etme. <İsim> ile mağarada bulduğumuz dizüstünde neler buldun bakalım?
Elliot Clayton: Elmas fetişli dizüstü, acayip sıkıcı bir adam olan kurbana aitmiş. Bir sürü hesap tablosu, vırt zırt. Ama hoşunuza gidecek bir şey de bulmadım değil.
Elliot Clayton: Kurbanla Nataşa Romanova arasında hararetli bir kaç e-posta alışverişi olmuş!
Elliot Clayton: Treytakov, COSMORUS'a bağış yapmayı kesecekmiş ve bu da Nataşa'yı celallendirmiş haliyle!
Carmen Martinez: Öyle mi? Pekala <İsim>, hadi Nataşa'yı bulalım. İzah etmesi gereken şeyler var!

Nataşa Romanova'ya kurbanın COSMORUS'a yapılan bağışları durdurma planını sor.
Carmen Martinez: Bayan Romanova, Tretyakov'un COSMORUS'a bağış yaptığından bahsetmiştiniz, ama bağışı kesmeyi planladığından bahsetmeyi unutmuşsunuz!
Nataşa Romanova: Bunu öğreneceğini tahmin etmeliydim <Rütbe> <İsim>... Ne kadar mahçup oldum... Sigaramı bitirmeme izin verin...
Nataşa Romanova: İlya'nın bunu tekrar gözden geçireceğini düşünmüştüm! Eğer hayatta olsaydı belki fikrini değiştirebilirdim!
Nataşa Romanova: Neyse, zaten şu anda COSMORUS'un bağış yapmayı kesen bir adamdan daha büyük sorunları var.
Carmen Martinez: Umarım bu sorunu ölümcül bir yolla halletmemişsinizdir Bayan Romanova, yoksa <Rütbe> <İsim> sizi hapishane ekspresine bindirir!

İncele: Solmuş Bilet.
Carmen Martinez: Oha...! Tren biletinin üstündeki o not kurbana yönelik bir ölüm tehdidiymiş!
Carmen Martinez: Tehditte diyor ki: "Pis kapitalist Tretyakov, Lenin olsa seni asardı, ki ben olsam, ben de asardım!" Gayet açık ve net!
Carmen Martinez: Tehdidin altında isim yok ama doğru diyorsun <İsim>, boş tren biletlerine erişimi olan ve sürekli Lenin'e methiyeler düzen sadece bir kişi aklıma geliyor.
Carmen Martinez: Nikita Ruhin'den bazı yanıtları almanın vakti geldi!

Nikita Ruhin'e kurbana yaptığı ölüm tehdidini sor.
Nikita Ruhin: <Rütbe> <İsim>, daha sonra konuşabilir miyiz acaba? Dumanı üstünde pelmeni tabağım bekliyor da.
Carmen Martinez: Biraz daha bekleyebilir! Bay Ruhin, kurbana bu tehdit notunu siz mi yazdınız?
Nikita Ruhin: O bileti nereden buldunuz? Ben... gitmeliyim, trenle ilgilenmem gerek...
Carmen Martinez: Bu notu açıklayana kadar hiçbir yere gitmiyorsunuz Bay Ruhin! Daha önce kurban ile hiç ilginiz olmadığını söylemiştiniz!
Nikita Ruhin: Yoktu zaten! O proletarya düşmanıyla sigaramı bile paylaşmam! SSCB, Tretyakov gibi adamlar yüzünden yıkıldı!
Nikita Ruhin: Düzenimiz vardı! İstikrar vardı! Lenin vardı! Şimdi sadece ulusal kaynakları yağmalayan kapitalistler var. Bolşeviklerin istedikleri şey bu değildi!
Carmen Martinez: Bolşevikleri boş verin şimdi! Eğer <Rütbe> <İsim>, Tretyakov'u sizin öldürdüğünüzü ortaya çıkarırsa, Sovyet marşını parmaklıklar ardından söylersiniz artık!

İncele: Yırtık Kağıt.
Carmen Martinez: Hey, derginin kapağında bizim mamutçunun fotoğrafı var!
Carmen Martinez: Bay Efremov bu dergiye bir röportaj vermiş, ama başlığı lekeli. Eminim sen bunu onarırsın <İsim>! Ne dediğini öğrenmemiz gerek!

İncele: Solmuş Dergi Kapağı.
Carmen Martinez: Dergi kapağındaki metinde "Öfkeli mamut uzmanı İlya Tretyakov'a karşı sesini yükseltiyor" yazıyor!
Carmen Martinez: Bir saniye, o zaman Bay Efremov bize Tretyakov'u tanımadığı konusunda yalan söylemiş! Bize ciddi bir açıklama borcu var!

Vadim Efremov'a Siberian Geographic kapağını sor.
Vadim Efremov: Mamut buldunuz mu? Hayır mı? O zaman başka bir ayı buldunuz?
Vadim Efremov: Bulmadıysanız, benimle neden konuşuyorsunuz peki?
Carmen Martinez: Bize Tretyakov'u tanımadığınızı söylemiştiniz, fakat <Rütbe> <İsim> ile bulduğumuz bu dergi, ona karşı öfkeli olduğunuzu gösteriyor!
Vadim Efremov: Ah... O dergiyi atmam aptalcaydı...
Vadim Efremov: Ama tepem atmıştı! Tretyakov'un şirketi değerli bir mamut kazı alanını yok etmişti! Bu resmen vicdansızlık! O adam canavarın tekiydi!
Vadim Efremov: Hikayeleri asla anlatılmayacak o mamutları düşünmek beni öylesine strese soktu ki sigaraya başladım!
Carmen Martinez: <Rütbe> <İsim>, İlya Tretyakov'u öldürdüğünüzü ortaya çıkarırsa mamut kazısı hayalleriniz de duman olacak!

Daha sonra, trende...
Carmen Martinez: <İsim>, trene binip SOMBRA'yı soruşturmak için süratle Moğolistan'a varacağımızı hayal ettiğimiz zamanlar vardı ya, ne güzel zamanlarmış öyle. Şimdi o kadar uzak görünüyor ki.
Carmen Martinez: Onun yerine Sibirya çölüne tıkılmış, Rus bir elmas baronunun cinayetiyle uğraşıyor, kar fırtınalarına, ayılara ve şüpheli bir buz mağarasına rastlıyoruz...
Carmen Martinez: Görünüşe göre Nataşa Romanova bize yalan söylemiş. Kurbanla araları iyi değilmiş ve kurban, ona bağış yapmayı keseceğini söylemiş.
Carmen Martinez: Kontrolör ise kurbanın gayri-komünist hareketlerinden ötürü ondan nefret ediyormuş ve onu öldürmekle tehdit etmiş.
Carmen Martinez: Ve ayıboğan mamut uzmanımız da kurban, mamut kazı alanlarını umursamadığı için epey öfkelenmiş.
Carmen Martinez: Herkesin Tretyakov'dan nefret etmek için bir sebebi var fakat katili halen bulamadık. Ve Moğolistan'a varmak için de vakayı sonlandırmamız gerek!
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, cinayet mahalline dönüp tekrar arayalım! Vakit daralıyor!

İncele: Lobi Barı.
Carmen Martinez: Pekala <İsim>, neler buldun? Kayıp kutusu mu? İçine kolaylıkla bir ipucu girmiş olabilir! Hadi bakalım!
Carmen Martinez: Şu şık saatin üzerine Tretyakov'un adı işlenmiş, yani ona ait olduğunu söyleyebiliriz! Metal kayışına bir şey karışmış... bir bakalım!

İncele: Kayıp Eşya Kutusu.
Carmen Martinez: O ney lan! Kayıp eşya kutusundan çıkan valiz etiketine kanla bir şey yazılmış!
Carmen Martinez: Ne yazdığını okuyamıyorum, ama bu valiz etiketini derhal Lars'a götürmemiz gerektiği açık!

Analiz et: Valiz Etiketi.
Lars Douglas: <İsim>! Ne zamandır ortalarda yoksun! Ya da öyle geliyor. Ben de hüzünlü bir türkü bestelemeye başlamıştım.
Lars Douglas: Başlıyorum: "Dostluk votkası..."
Carmen Martinez: Kes şunu yoksa seni pencereden atarım. <İsim> ile cinayet mahallinde bulduğumuz valiz etiketinde ne vardı?
Lars Douglas: Valiz etiketinin üstündeki yazı kurbanın kanıyla yazılmış! Ne yazdığına gelince ise, mikrofonu sevgili tercümanımıza yöneltiyoruz...
Marina Romanova: Mesajda "Katil N.R." yazıyor. Kurban, katilin kim olduğunu belirtmeye çalışmış!
Marina Romanova: Tretyakov muhtemelen kafasının yarılması ve asılması arasında, bunu yazmaya anca vakit buldu.
Lars Douglas: Kurban, katilinin adının ilk harflerini karalamayı başardığı için şanslıyız.
Carmen Martinez: O zaman katilin adının baş harflerinin N.R. olduğunu biliyoruz! Bu inanılmaz! Katil radarımıza girdi <İsim>!

İncele: Kurbanın Saati.
Carmen Martinez: Harika <İsim>, kurbanın saatinden birkaç iplik almayı başardın. Hadi bunu Lars'a götürelim! Belirleyici bir ipucu olabilir!

Analiz et: İplikler.
Lars Douglas: <İsim>, sence de karıcığım en iyisi değil mi? Bak, başka bir matruşka bebeği yapmış! O kadar yetenekli ki!
Angela Douglas: Teşekkürler hayatım. Bu sefer Elliot'u yaptım! Sence de çok şeker değil mi <İsim>?
Lars Douglas: O neşeli yüz ifadesini yakalamayı çok iyi başarmışsın, balım!
Carmen Martinez: Lars, Angela, buraya tatile gelmedik! <İsim> ile bana kurbanın saatindeki gri ipliklerden bahset!
Lars Douglas: Tamam, tamam. İplikler, genellikle şal ve atkı için kullanılan Paşmina yününden geliyor. Çapına bakacak olursak bir atkıdan çıktığını söyleyebiliriz.
Lars Douglas: İplikler, kurbanın giydiği hiçbir şeyle uyuşmadı. Bu yüzden bunların katille boğuşurken saatine takılmış olabileceğini düşünüyorum.
Carmen Martinez: O zaman katil gri şal takıyor! Onu yakaladık sayılır <İsim>!

Carmen Martinez: Harika <İsim>, hadi katili tutuklayıp treni tekrardan harekete geçirelim!

Katili Tutukla.
Carmen Martinez: Nikita Ruhin, İlya Tretyakov cinayetinden ötürü tutuklusun!
Nikita Ruhin: Ben mi? Bunu yapamazsınız! Ben masum bir kontrolörüm!
Carmen Martinez: Atkı iplikleri, kurbanla boğuşurken kurbanın saatine takılmış olan bir kontrolörsün!
Nikita Ruhin: Herkes atkı takabilir! Ben kapitalizmin ezdiği dürüst bir vatandaşım!
Carmen Martinez: Kes palavra sıkmayı Ruhin! Tretyakov'un kafasına vurmakta kullandığın meyve kasesinin üstünde kanın vardı!
Nikita Ruhin: Ben insanların kafasına vurmam, iş tanımımda böyle bir şey yoktur!
Carmen Martinez: Kurban seni tanımlamış! Bulmamız için adının baş harflerini yazmış!
Nikita Ruhin: Ne?? Ama ona sadece bir kaç saniyeliğine sırtımı dönmüştüm... Aaa, bunu dememem gerekiyordu...
Nikita Ruhin: Tamam, onu ben öldürdüm <Rütbe> <İsim>! O Tretyakov denen kapitalistten nefret ediyordum. Rus elmasları halka ait olmalıdır, oligarşlara değil!
Nikita Ruhin: Sınır ötesindeki kardeşlerim sayesinde o elmasları komünist ellere teslim ettim.
Carmen Martinez: Tretyakov'dan elmasları mı çaldın?
Nikita Ruhin: Adalet için yaptım, hırsızlık için değil! Elmasları Çin'deki komünist bir yoldaşlar ağına sattım. Elime geçen para, şanlı Sovyetler Birliği'ni yeniden diriltme içindi.
Carmen Martinez: Tretyakov bunu öğrendiğinde küplere binmiş olmalı!
Nikita Ruhin: Beni trende sıkıştırdı ve kavga ettik. Başına vurdum ve sonra da onu astım.
Carmen Martinez: Peki treni neden durdurdun?
Nikita Ruhin: Tren yolu vakaları daima rapor edilmelidir! Ayrıca kanıtı da mağaraya saklamak istedim. Cinayeti ihbar etmenin, beni daha az şüpheli göstereceğini düşündüm.
Carmen Martinez: Ama hesapların tutmadı! Tutuklusun!

Carmen Martinez: <İsim>, az önce Şef Ripley'le konuştum ve Ruhin'i mahkemeye çıkarmakla vakit kaybedemeyeceğimizi söyledi. Onun yerine Yargıç Adaku'yu görüntülü arayacağız!
Nigel Adaku: Alo? Bana suçlu göndermeden tren yolculuğu yapabileceğini umarak çok fazla şey beklemişim <Rütbe> <İsim>.
Nigel Adaku: Suçlu orada mı?
Nikita Ruhin: Evet, Hakim Bey.
Nigel Adaku: Nikita Ruhin, İlya Tretyakov'u asarak öldürmekten ötürü bu... sıra dışı mahkeme karşısına çıkarıldın. Savunman nedir?
Nikita Ruhin: Cinayetten ötürü suçlu olabilirim, ama niyetim iyiydi!
Nigel Adaku: Elmasları için bir adamı öldürmüşsen, niyetin nasıl iyi olabilir?
Nikita Ruhin: Bunu sadece komünizm uğruna ve Tretyakov elmaslarını kurtardığımı öğrendiği için yaptım!
Nikita Ruhin: Lenin, 1918 yılında zengin kan emicileri asmamızı söylemişti. O yüzden Tretyakov bana meydan okuduğunda, ben de onu astım!
Nigel Adaku: Ürkütücü ideolojik çabaların, bir insanı öldürüp beni görüntülü duruşma yapmak zorunda bıraktığın gerçeğini değiştirmiyor. 25 yıl hapis cezasına çarptırıldın!

-Daha sonra...-
Carmen Martinez: Amma vakaydı he, ama katili bir vagona kapattık ve nakle hazır!
Carmen Martinez: Bence iyi iş çıkardın <İsim>. Artık Şef Ripley'e vakayı bitirdiğimizi ve Moğolistan'a gidebileceğimizi söyleyebiliriz!
Carmen Martinez: Bize yeşil ışık verse iyi olur çünkü tam gaz gitmeye hazırım!

Karanlık Yaklaşıyor 4

Şef Ripley: Tretyakov cinayetinden ötürü Nikita Ruhin'i tutuklamakla iyi iş çıkardın <İsim>!
Şef Ripley: Fakat Moğolistan yolculuğumuza devam etmeden önce halletmemiz gereken bir kaç yarım kalmış iş var.
Carmen Martinez: Ne? Bu vahşi doğada, bunca zamandır sıkışıp kaldığımız yetmedi mi?
Şef Ripley: <İsim>, Rus gizli servisi bize haber uçurdu. Görünüşe göre Ruhin'i bir süredir izliyorlarmış.
Carmen Martinez: Cidden mi? MGB neden bir kontrolörü gözetlesin ki?
Şef Ripley: MGB'yi ilgilendiren Ruhin değil, bağlı olduğu kaçakçı ağı. MGB, Ruhin'in komünist yoldaşlarının elmaslardan fazlasını kaçırdıklarını düşünüyor.
Carmen Martinez: İyi de Amirim, komünist kaçakçılarla harcayacak vaktimiz yok ki! Görevimiz SOMBRA ve...
Şef Ripley: Carmen, MGB'yi göz ardı etme gibi bir lüksümüz yok. İstihbaratlarını doğrulamanın tek yolu Ruhin ile konuşmak. Ayrıca...
Elliot Clayton: <İsim>! Çok kötü bir şey oldu... DigiCool cihazımı bulamıyorum!
Şef Ripley: Elliot? Gözünü seveyim içinden konuş. Neyi bulamıyorum dedin?
Elliot Clayton: DigiCool cihazımı! Kendim icat ettiğim bir tür akıllı telefon. Uzun hikaye. Sorun şu ki, tam da dizüstümle senkronize ettikten sonra onu kaybettim!
Elliot Clayton: Eğer birisi DigiCool cihazımı bulursa dizüstümü hekleyebilir! Bir çözüm üretmeye çalışıyorum ama cihaz olmadan yapabileceğim pek bir şey yok!
Şef Ripley: Yani Büro'nun sistemleri herhangi bir saldırıya açık mı şimdi?! Elliot, dahisin ve ergenlik çağındasın, ama hiçbiri profesyonellik dışı davranman için mazeret olamaz!
Şef Ripley: <İsim> ile Carmen o Digi-bilmem neyini bulmanda yardım edecekler. Ama Büro'nun dosyaları patlamamış olsa iyi olur!
Şef Ripley: Ayrıca Nikita Ruhin'i de sorgulamayı atlama <İsim>. Hadi gidin şimdi!

Nikita'ya kaçakçı ağı hakkında bildiklerini sor.
Nikita Ruhin: Tavariş <İsim>! Eğer treni harekete geçirmek istiyorsan bana bildir. Birisini öldürmüş olabilirim ama tren yoluna halen bağlıyım!
Carmen Martinez: Treni boş verin Bay Ruhin. Bize şu "komünist yoldaşlarınızdan" bahsedin. Onlara çalıntı elmas verdiğinizi söylemiştiniz.
Nikita Ruhin: Komünist yoldaşlarım şanlı Sovyetler Birliği'ni tekrar diriltecek! Elmaslara da bunun için ihtiyaçları var!
Carmen Martinez: MGB, yoldaşlarınızın elmastan fazlasını kaçırdıklarını düşünüyor ama. Başka neyin içinde olduklarını biliyor musunuz?
Nikita Ruhin: Ben... Yoldaşlarımı hiç sorgulamadım! Tek yaptığım şey demiryolundaki farklı istasyonlardan paketler alıp her birini farklı noktalara bırakmak!
Nikita Ruhin: Moğolistan'a götürecek olduğum son paket halen mağarada olmalı <Rütbe> <İsim>!
Nikita Ruhin: Ama sadece Sovyet dönemi hatıralarıyla dolu bir çanta! Lenin'in mezarı üzerine yemin ederim ki tek bildiğim bu!
Carmen Martinez: <İsim>, bazen Şef'in kararlarını hiç anlamıyorum doğrusu! SOMBRA'nın peşine düşmek yerine küçük zamanlı bir kaçakçıyla vakit kaybediyoruz!
Carmen Martinez: Tamam, bir yerde haklısın: Ruhin'in sıradan birisi olması, yoldaşlarının büyük bir iş çevirmedikleri anlamına gelmez.
Carmen Martinez: Tamam, bu işi nihayete erdirmenin tek yolu, Ruhin'in Moğolistan'a götürecek olduğu paketi bulmak. Hadi mağaraya geri dönelim!

İncele: Buz Mağarası.
Carmen Martinez: <İsim>, Ruhin'in Moğolistan'a kaçıracak olduğu çantayı buldun! Hadi içini arayalım!

İncele: Kaçakçının Çantası.
Carmen Martinez: Gördün mü? Ruhin'in Moğolistan'a kaçırdığı gizli çanta sırf Sovyet dönemi hatıralarıyla doluymuş!
Carmen Martinez: Bir saniye, bir de kırık bir devre kartı mı buldun? O zaman işler değişir. Hadi bunu birleştirelim!

İncele: Bozuk Devre Kartı.
Carmen Martinez: <İsim>, Ruhin'in çantasında bulduğun o kırık devre kartının üstünde COSMORUS logosu var!
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, bu hiçte gereksiz bir soruşturma değilmiş! COSMORUS'un mallarının Moğolistan'a kaçırılması hayra alamet olamaz!
Carmen Martinez: SOMBRA'nın Moğolistan'da bir uydu inşa ettiğini ve COSMORUS'tan çeşitli fırsatlarla bilgi çaldığını zaten biliyoruz!
Carmen Martinez: Fırlatma kodlarını Sankt Peterburg'da bulduk... Bir de Sibirya da bir SOMBRA ajanının telefonunda bulduğumuz uydu planı var!
Carmen Martinez: Şimdi de bu devre kartı kaçakçıların mağarasında çıktı!
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, bunu Nataşa Romanova'ya götürmeliyiz! Hadi onu bulalım!

Nataşa Romanova'ya mağarada bulunan devre kartını sor.
Nataşa Romanova: Neden hala bekliyoruz <Rütbe> <İsim>? Bir an önce Moğolistan'a gitmem şart...
Carmen Martinez: Kusura bakmayın Bayan Romanova, yeni gelişmeler var. <Rütbe> <İsim> bu COSMORUS devre kartını mağarada buldu!
Nataşa Romanova: Bir bakayım... Ama... Olamaz...
Nataşa Romanova: <Rütbe> <İsim>, bu bir COSMORUS uydusunun ana kartı!
Carmen Martinez: COSMORUS mallarının kaçakçıların eline nasıl geçtiğine dair bir fikriniz var mı?
Nataşa Romanova: <Rütbe> <İsim>, asıl benim size bu ana kartın yanlış ellere nasıl geçtiğini sormam lazım! Ben sizi buraya COSMORUS'ta başka güvenlik ihlalleri olmasın diye çağırdım!
Carmen Martinez: Biz de elimizden geleni yapıyoruz! Ama işbirliğinize ihtiyacımız var ve...
Nataşa Romanova: <Rütbe> <İsim>, itibarım yerle bir olmadan önce soruşturmadaki gayretini arttırman gerek! Buyurun, bu küçük desteği kabul edin... Ama gözünüzü seveyim bir ilerleme kaydedin!
(Nataşa Romanova ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: <İsim>, ne haltlar dönüyor burada? Kısa bir özete ihtiyacım var...
Carmen Martinez: Bir bakalım: kaçakçıların mağarasında bir uydu ana kartı bulduk. Ruhin bunu Moğolistan'a götürmekle yükümlüymüş ama ne olduğunu hiçbir zaman anlamamış ve umursamamış.
Carmen Martinez: Bu sırada SOMBRA'nın Moğolistan'da uydu inşa ettiğini biliyoruz...
Carmen Martinez: <İsim>, ya komünist kaçakçılar aslında bir SOMBRA hücresiyse? Bu, Moğolistan'a uydu parçaları götürmek istemelerini tamamen açıklar!
Carmen Martinez: Ruhin bunu bilmiyordu... Ama MGB bir şeylerden şüphelendi. Akla yatkın tek açıklama bu!
Carmen Martinez: Diğer bir soru da bu kaçakçıların, COSMORUS'un suç ortaklığı olmadan uydu parçalarını nasıl alabildikleri.
Carmen Martinez: Bütün bu güvenlik ihlallerinin sorumlusu Moskova köstebeği mi, yoksa halen COSMORUS'un içinde SOMBRA'yla işbirliği yapan birileri mi var?
Carmen Martinez: Bu arada COSMORUS'un başı bize uşağıymışız gibi davranıyor! Bayan Romanova'nın işbirliğine ihtiyacımız olduğunun farkındayım <İsim>, ama artık sabrım gitgide tükeniyor ve...
Carmen Martinez: Affedersin <İsim>. Haklısın. İyisi mi durumu Şef Ripley'e bildirelim!

İncele: Trans-Sibirya Treni.
Carmen Martinez: <İsim>, aldığın bu cihaz sofistike bir telefona benziyor! Elliot'un DigiCool cihazı olabilir bu!
Carmen Martinez: Elliot'a ait olan bir şeyin şifresini kırabileceğini mi düşünüyorsun? Eh, denemekten zarar gelmez!

İncele: Kilitli Portatif Cihaz.
Carmen Martinez: <İsim>, Elliot'a ait olduğunu düşündüğümüz telefonun şifresini kırdın. Umarım bu, birisinin onu çoktan heklediği anlamına gelmiyordur!
Carmen Martinez: Elliot telefonu konusunda oldukça endişeliydi... Hadi hasar görüp görmediğini ona kontrol ettirelim!

Analiz et: Elliot'un Cihazı.
Elliot Clayton: DigiCool cihazımı bulduğun için çok sağ ol <İsim>!
Elliot Clayton: O kızın şifrelememi geçmiş olduğuna inanamıyorum!
Carmen Martinez: Ne? Yani telefonun heklenmiş Mİ? Bir de bahsettiğin şu kız kim?
Elliot Clayton: Agrafena tabii ki de, kim olacak! DigiCool telefonumu hekleyip bir de üstüne bilgisayarıma erişmiş! İnanamıyorum! Ben, Elliot Clayton, bildiğiniz heklendim!!!
Carmen Martinez: Yavaşla biraz Elliot! Agrafena olduğunu nereden biliyorsun?
Elliot Clayton: Sankt Peterburg'daki ölü devlet memurunun bilgisayarındaki virüsü hatırladınız mı?
Carmen Martinez: Hani Agrafena'nın fotoğrafının çıkıverdiği mi? Yoksa...
Elliot Clayton: Agrafena'ydı diyorum! Aynı şifreyi kullanmış. Söylemekten nefret ediyorum ama işini biliyor. SOMBRA dosyalarını onun saldırısından zar zor koruyabildim!
Carmen Martinez: Ne?! Agrafena bilgisayarındaki SOMBRA dosyalarına mı erişmeye çalıştı?
Carmen Martinez: Pekala, duyacağımızı duyduk! Hadi Agrafena'yı bulalım!

Agrafena'ya korsanlık girişimini sor.
Carmen Martinez: Agrafena, Büro ekipmanını hekleme teşebbüsünde bulundun! Eğer kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde olmasaydık, seni yetkililere teslim ederdik!
Agrafena Raskolnikova: Tahmin etmeliydim! Gerçeği aramak benim vatandaşlık görevim <Rütbe> <İsim> ve sen beni tutuklamakla tehdit ediyorsun!
Agrafena Raskolnikova: Eğer devlet bize SOMBRA hakkındaki gerçeği söylemiş olsaydı, ben de bilgisayarlarınızı karıştırmak zorunda kalmayacaktım!
Carmen Martinez: Bir saniye... Bunu da her zamanki gibi, devletin özgürlüğünü ihlal ettiğini düşündüğün için mi yaptın?
Agrafena Raskolnikova: SOMBRA'nın var olmadığını kanıtlayacaktım! Bu, hükumetin bizi gözetlemek için uydurduğun bir bahaneden başka bir şey değil! Sivil özgürlüğümüzü kısıtlamayı bu şekilde meşrulaştırıyorlar ve...
Carmen Martinez: Yeter! Gizli bilgilere erişmek sivil özgürlük değildir Agrafena! Suçtur!
Carmen Martinez: Bundan yırtmanın tek nedeni, <Rütbe> <İsim> ve Elliot'un gerçek bir hasar vermeni engellemiş olmaları! Özgürlüğünü onlara borçlusun!
Carmen Martinez: Bir dahaki sefer bu kadar hoşgörülü olmayız ama! Hadi <İsim>, bir hamburger yiyelim yoksa birini öldüreceğim!

Daha sonra...
Şef Ripley: <İsim>, Agrafena'nın Elliot'un dosyalarını heklediğini duydum. Nasıl oldu bu?
Elliot Clayton: Baştan belirteyim ki Amirim, Agrafena sadece ilk güvenlik bariyerini aşmayı başarmış. Daha fazlasını görememiş...
Şef Ripley: Yeter Elliot! Sadece bunun bir daha olmamasını sağla! Şimdi <İsim>, başka neler keşfettin?
Carmen Martinez: <İsim>, mağarada Moğolistan'a kaçırılmak üzere olan bir COSMORUS uydu ana kartı buldu.
Carmen Martinez: SOMBRA'nın uyduyu Moğolistan'da inşa ettiğini bildiğimize göre, ana kartın kaçırılmasının arkasında da onların olduğundan şüpheleniyoruz!
Şef Ripley: <İsim>, bu SOMBRA'nın Moğolistan'da uyduyu çoktan inşa etmeye başladığı anlamına gelebilir! Kaybedecek bir saniyemiz bile yok!
Şef Ripley: Derhal trene hareket emri vereceğim! Ve yolculuğun geri kalanında yapmanızı istediğim şey şu: SOMBRA'nın bu uyduyla ne yapmayı planladığını bulun!
Şef Ripley: <İsim>, yolcu vagonuyla başla! Hadi git artık! Ayrıca Büro hakkında daha fazla kötü haber duymasam iyi olur!

İncele: Trans-Sibirya Lobisi.
Carmen Martinez: <İsim>, bir tablet bulmuşsun! İçimde bunun bazı soruları yanıtlayacağına dair bir his var, ama önce kilidini açman gerekecek!

İncele: Kilitli Tablet.
Carmen Martinez: <İsim>, açtığın tabletin ekranında bir uydu resmi var! Bir şeyler yakaladık! Hadi tableti Elliot'a verelim!

Analiz et: Tablet.
Elliot Clayton: <İsim>, bu tablet trene nasıl girdi bilmiyorum ama, bunun kesinlikle SOMBRA'ya ait olduğunu söyleyebilirim!
Elliot Clayton: Tablette "Karanlık Yaklaşıyor" isimli ve planlarını açıklayan bir dosya buldum.
Carmen Martinez: "Karanlık Yaklaşıyor" mu? <İsim> doğru söylüyor, SOMBRA'nın bu kodu kullandığını biliyoruz! Hatırlarsan o ikili ajanın telefonunda da benzer bir dosya bulmuştuk. O zaman SOMBRA'nın planı ne, Elliot?
Elliot Clayton: SOMBRA, kendi uydusunu fırlatıp yörüngedeki diğer 2.271 uyduyu daha ele geçirecek. Diğer bir tabirle SOMBRA, uzayın hakimi olacak.
Carmen Martinez: Iıı, kulağa kulağa pek tehditkar gelmiyor. Yani tamam, GPS'in çalışmayabilir ama... Ben zaten harita kullanmayı tercih ederim.
Elliot Clayton: Anlamıyorsun Carmen. Uydu veri aktarımı, arabandaki GPS'ten çok daha mühim şeyleri ilgilendiriyor!
Elliot Clayton: SOMBRA'nın kafasına estiği gibi hava trafik kontrolünü hafiften kurcaladığını bir düşünün.
Elliot Clayton: Ya da küresel bankacılık sistemine müdahale ettiklerini. Komple borsa piyasalarının çökmesi sadece bir kaç saat sürer.
Elliot Clayton: İletişim cihazlarının, bankamatiklerin, cep telefonlarının, tıbbi teşhis donanımlarının, ısıtma ve elektrik sistemlerinin ve saire olmayışı en çok da sıradan vatandaşı etkiler...
Carmen Martinez: Allah'ım... Sanki tek bir tuşa basılarak dünya karanlık çağa gönderilebilir yani!
Elliot Clayton: <İsim>, eğer SOMBRA uydusunu uzaya gönderirse, yapacakları şey tam da bu olacak. Bizi karanlık çağa döndürecekler. Buna engel olmanın tek yolu fırlatmayı önlemek.
Carmen Martinez: Fırlatmayı durdurmak mı? İlk önce uyduyu bulmamız gerek! Tam da bizlik bir iş <İsim>!
Carmen Martinez: Ama doğru dedin... Uzay programını COSMORUS, COSMORUS'u da Nataşa Romanova işletiyor. SOMBRA'nın planı konusunda onu bilgilendirmeliyiz: Nasıl önlenebileceğini bilen tek kişi o olabilir!

Nataşa Romanova'ya SOMBRA'nın uyduyla ilgili planlarını bildir.
Carmen Martinez: Bayan Romanova, yardımınıza ihtiyacımız var. <Rütbe> <İsim>, SOMBRA'nın tüm COSMORUS uydularını ele geçirmeyi planladığını ortaya çıkardı!
Nataşa Romanova: COSMORUS uydularını ele geçirmek mi? Bu mümkün değil! SOMBRA'nın ilk önce kendi uydusunu fırlatması, ardından da...
Carmen Martinez: Taşlar yerine oturuyor, Bayan Romanova! SOMBRA, fırlatma kodlarını Darya Çernova'dan aldı, ayrıca donanım kaçakçılığı yapıyorlar!
Carmen Martinez: Söylemeye dilim varmıyor ama... SOMBRA'nın bütün bunları COSMORUS'un suç ortaklığı olmadan yapması mümkün değil! Birileri halen onlara içeriden yardım ediyor olmalı!
Nataşa Romanova: Suç ortaklığı mı? <Rütbe> <İsim>, casuslar içimize sızdı, ekipmanımız çalındı ve siz asıl suçluları bulmak yerine kurbanı suçlamaya devam ediyorsunuz!
Nataşa Romanova: Kızımın Büro'daki iş arkadaşlarına güvenebileceğimi sanmıştım, ama meğersem üç beş amatörden ibaretmişsiniz! Alın şu parayı; bu da size son yardımım!

Daha sonra...
Şef Ripley: <Rütbe> <İsim>, soruşturma da Nataşa Romanova'yla ters düşmen hiç hoşuma gitmedi!
Şef Ripley: Tam da SOMBRA'nın COSMORUS'un uydu sistemini ele geçirmeyi planladığını ortaya çıkarmışken, COSMORUS yönetiminin desteğini kaybedemeyiz!
Marina Romanova: Amirim, kusura bakmayın da, annem bizimle bilmediğimiz bir şeyi ne zaman paylaştı ki?
Şef Ripley: Marina, sen Büro'nun sahip olduğu en iyi profil uzmanısın. Ama Bayan Romanova ile olan ailevi bağların muhakemeni engelliyor. Bu yüzden onun söz konusu olduğu soruşturmalardan seni çekmeyi düşünüyorum.
Marina Romanova: Ne?! Buna inana...
Jonah Karam: Marina haklı Amirim. Ordudaki tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki SOMBRA'nın içeriden destek almadan bu işin altından kalkabilmesi mümkün değil.
Marina Romanova: Sana fikrini soran mı oldu?! Sen git silahlarını parlat ya da pazılarını falan şişir! Herhangi bir tartışmada senin savunmana ihtiyacım yok!!!
*ÇAAT!*
Jonah Karam: Haydaa... <İsim>, Marina neden kaçtı ki şimdi? Onu savundum!
Carmen Martinez: <İsim>, sanırım ekibin bu kadar süre tıkılı kalması hiç iyi olmuyor.
Şef Ripley: Neyse ki bir kaç saat içinde Moğolistan'dayız. SOMBRA'nın bize orada ne atacağını bilmiyorum, ama hazırlıklı olsak iyi olur.
Şef Ripley: Gidiyoruz <İsim>, Moğolistan'da görüşürüz!

Advertisement