Criminal Case Wiki
Advertisement
Vaka Diyaloglar

Büro Genel Merkezi, Montreal...
Elizabeth Ripley: <İsim>, Başkan Hewett'in ABD'yi Birleşik Milletler'den çekmesi ile SOMBRA bu eli almış oldu. Uluslararası krizin daha fazla tırmanmasına izin veremeyiz!
Carmen Martinez: Biz de bu yüzden Montreal'e geldik! İstihbarata göre SOMBRA'nın lideri buradaymış!
Elizabeth Ripley: Onu bulmamız için daha fazla bilgiye ihtiyacımız var ama boş duracak da değiliz. Önceliğimiz Kanada Başbakanı Jason Stone ile irtibat kurmak.
Elizabeth Ripley: SOMBRA'nın uydusundan aldığımız sürücü sayesinde bir tehdit olduklarını ispatlayabiliriz!
Elizabeth Ripley: SOMBRA'yı karanlıktan çıkartarak planladıkları şey her neyse engel olabiliriz!
Elizabeth Ripley: Stone, Kanada ile Birleşik Krallık arasında uluslararası barış adına bir hokey maçı düzenliyor. Gidip dikkatini çekelim!
Jonah Karam: Carmen'le birlikte ben de seninle geleyim <İsim>! Fazladan güvenlik göz çıkarmaz!

-Maçta...-
Jason Stone: <Rütbe> <İsim>! Montreal'e hoş geldin!
Jason Stone: Ben de tıpkı senin gibi barışı sağlamak için çabalıyorum. Bu gibi etkinlikler ulusları bir araya getirip barışı öne çıkarır! Benim önceliğim bu!
Carmen Martinez: Biz de bu yüzden buradayız. Birkaç dakikalığına konuşabilir miyiz? <Rütbe> <İsim>'in elinde küresel bir suç örgütüyle ilgili hayati bir bilgi var.
Jason Stone: Benim de sizinle paylaşmak istediğim bir takım endişelerim var. Maçtan sonra baş başa konuşalım.
Jason Stone: O zamana kadar diğer misafirlerle birlikte biletlerin tadını çıkarın!

-Birkaç dakika sonra...-
Carmen Martinez: Neyse ki Stone bizi dinlemeye istekli <İsim>. Ama bekleyemeyiz. Eğer El Rey Montreal'deyse...
Carmen Martinez: <İsim>, bak! Kanada gol attı! Herkes çılgınlar gibi seviniyor!
Carmen Martinez: Ne diyorduk...
Jonah Karam: <İsim>, Başbakan yerde!
Carmen Martinez: Nasıl ya? Ayakta işte...
Carmen Martinez: Allah! Stone bayılmış!
Carmen Martinez: Ben odayı emniyete alırım <İsim>. Sen Stone'u yokla!

1. Bölüm

İncele: Hokey Şeref Tribünü.
Carmen Martinez: Stone ölmüş! Birisi onu boğazlamış!
Carmen Martinez: Stone burnumuzun dibindeyken nasıl öldürülebilir?
Carmen Martinez: Bizi dinlemeye istekli tek kişi ölmüşken El Rey'i nasıl indireceğiz?
Carmen Martinez: Bu vakayı bir an önce çözmemiz şart! Burada birisi cinayeti görmüş olmalı!
Hector Montoya: <Rütbe> <İsim>, korkarım ki benden başka davetli kalmadı. Ama seve seve yardım ederim... Gerçekten çok üzücü!
Carmen Martinez: Bir saniye, sizi bir yerden hatırlıyorum. Siz Olimpiyatların İyilik Elçisi Hector Montoya değil misiniz?!
Hector Montoya: Doğru <Rütbe> <İsim>. Stone beni maça bizzat davet etmişti. Varlığımın barış ruhuna katkı sağlayacağını düşünmüştü.
Hector Montoya: Belli ki bu düşünce trajik bir yanılgı olmuş.
Carmen Martinez: Anlaşılan ilk ipucumuzu bulduk bile <İsim>! Size birkaç sorumuz olacak Bay Montoya!
Carmen Martinez: Şu hokey diskinin bize daha fazla tanık sağlayacağını düşünüyorsan üzerindeki silik yazıyı açığa çıkarsak iyi olur!
Carmen Martinez: Basınç yükseldi <İsim>. Yakalamamız gerek bir suikastçı var!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Grace Delaney: Bir gün masamda bir dünya liderini ağırlayacağım hiç aklıma gelmezdi <İsim>.
Grace Delaney: Stone'un boynundaki kesikler bir tür boğma teliyle boğulduğunu gösteriyor. Birkaç saniye içinde ölmüş olmalı.
Carmen Martinez: Bu kadar çabuk olup bitmesine inanamıyorum. Golden sonra herkes sevinirken biri onu boğuyor! Sonra da katil tek iz bırakmadan arazi oluyor!
Grace Delaney: Pek sayılmaz. Katil Stone'un ensesine kahverengi bir madde bırakmış. Bir tür sos.
Grace Delaney: Sosun içinde eritilmiş peynir kalıntıları vardı... Bunlar Poutine denilen Kanada yemeğinin malzemeleri!
Carmen Martinez: Şeref tribününde bir tane büfe vardı. Bu ipucu adalet iştahımı bastırdı <İsim>... Poutine yiyen bir katil arıyoruz!

Hector Montoya'ya cinayeti görüp görmediğini sor.
Carmen Martinez: Bizimle konuşmak istediğiniz için teşekkürler. Başbakanın cinayetini gördünüz mü?
Hector Montoya: Hayır, Stone'la konuşurken gördüğüm tek kişi sensin <Rütbe> <İsim>.
Hector Montoya: Cinayete gelince, maça kendimi fazla kaptırmışım.
Hector Montoya: Stone barış yanlısı bir adamdı, zor şartlar altında düzeni sağlamak için çabalıyordu. Ölümü beni çok üzdü. Şiddetten iğrenirim.
Carmen Martinez: Teşekkürler Bay Montoya. Soruşturma bitene kadar bir yere ayrılmayın. Sizinle tekrar konuşmamız gerekebilir.

İncele: Silinmiş Hokey Diski.
Carmen Martinez: Bu hokey diski kurbana... Prens Rupert diye birisi tarafından verilmiş.
Carmen Martinez: Prens Rupert mı? Bu, ilk soruşturmamızda karşılaştığımız Kont Rupert değil mi <İsim>? Hani İngiltere Kraliçesi'nin torunu olan!
Carmen Martinez: Vay be, hemen anılar canlandı gözümde. O günden beridir ne maceralara girdik!
Carmen Martinez: Prens Rupert buraya ne amaçla gelmiş olursa olsun ise onunla konuşmamız gerek!

Prens Rupert'a neden maçta olduğunu sor.
Carmen Martinez: Prens Rupert? Polo sahalarından bu kadar uzakta ne işiniz var?
Prens Rupert: Hokeyle polo birbirinden o kadar da farklı değil. Özünde ikisi de birbirinin aynısı, birinde sadece çim ve atlar yok!
Prens Rupert: Başbakan Stone şahsımı maça katılmak için davet etti. Şahsım tahtın varisi olarak görevini yerine getiriyor, koloni şartlarına ve tüm külfetlere katlanıyor.
Carmen Martinez: Yani cinayet yaşandığı sırada şeref tribününde değildiniz.
Prens Rupert: Aslında şahsım oradaydı. Şahsım sadece buz üzerinde Kraliyeti temsilen ilk yarıda oynadı. Şahsım daha sonra Stone ve diğer misafirlerine katıldı.
Carmen Martinez: Saldırganı gördünüz mü?
Prens Rupert: Ne yazık ki hayır. Şahsım son derece yorucu bir gün geçirdi. Bu sabahki Hokey Onur Salonu'nun açılış töreninde onur konuğuydu da.
(Prens Rupert ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: Bana Prens'in ne denli sinir bozucu olduğunu söyleyebilirdin <İsim>. Allah aşkına kim kendinden "şahsım" diye bahseder?!
Carmen Martinez: Ama kurbanın Hokey Onur Salonu'nun açılış törenine katıldığından bahsetti.
Carmen Martinez: Belki de katil davetlilerden biriydi? Hadi öğrenmek için Onur Salonu'nu arayalım!

İncele: Hokey Onur Salonu.
Carmen Martinez: Önceliğimizin Başbakanın katilini yakalamak olduğunu biliyorum ama şu anda El Rey'i arayamadığımız için endişeliyim!
Carmen Martinez: Görünüşe göre birkaç ipucu bulmuşsun <İsim>. Şu mendil kan lekeli. Kan varsa ipucu da vardır!
Carmen Martinez: Şu çöp kutusu da aramaya değer mutlaka! Fırlatılmış kanıtlar bulmak bizim için ilk değil!

İncele: Mendil.
Carmen Martinez: Pekala, mendilden aldığımız kanı Lars'a götürelim!

Analiz et: Kan.
Lars Douglas: Mendilden topladığın kan bu cinayet hakkıdaki bir çok soruyu yanıtlıyor <İsim>.
Lars Douglas: Kan da, ona karışmış haldeki salya da Stone'a ait. Mendil muhtemelen çığlıklarını bastırmak için ağzına tıkılmış.
Carmen Martinez: Demek katil, Stone'u mendille susturmuş! Coşkulu kalabalığın arasında hiçbir şey duymamış olmamıza şaşmamalı!
Lars Douglas: Ayrıca mendilte tetrahidrozolin buldum. Bu, bir insanın ağzında hiç işi olmayacak bir kimyasal.
Lars Douglas: Tetrahidrozolin göz damlalarının faal bir bileşeni. Katilin mendili kurbanın ağzındayken kurbanın kanına bulaşmış.
Carmen Martinez: Kanıt gözlerimizin önünde <İsim>. Katil göz damlası kullanıyor!

İncele: Çöp Kutusu.
Carmen Martinez: <İsim>, Jonah'ın telefonunun çöpte ne işi var?
Carmen Martinez: Gözetleme meraklısı değilim ama bence de incelememiz gerek. Jonah'ın telefonunun kilidini açabilirsin!

İncele: Jonah'ın Telefonu.
Carmen Martinez: Jonah'ın telefonunda doğrudan Marina'ya gönderdiği mesajlar çıktı. Belki de...
Carmen Martinez: Bir saniye! Bu mesajlar Başbakanın öldürülmesinden saniyeler önce yollanmış!
Carmen Martinez: Jonah telefonunu falan kaybetmemiş, tetikte olması gerekirken kız arkadaşıyla mesajlaştığını gizlemeye çalışıyormuş!
Carmen Martinez: Bunu söylediğime inanamıyorum ama Jonah'ın bize bir açıklama borcu var!

Jonah Karam'la metin mesajları hakkında konuş.
Carmen Martinez: Jonah, <İsim> telefonunu buldu.
Jonah Karam: Bakın, mesajları izah edebilirim...
Carmen Martinez: Aklın neredeydi senin?! Destek sağlamaya bizzat kendi inisiyatifinle gelmişken zamanını Marina'yla mesajlaşmakla harcıyormuşsun demek!
Jonah Karam: Haklısın <İsim>, salaklık ettim. Dikkatim dağıldı ve Stone benim gözetimim altında öldürüldü!
Jonah Karam: Utancımdan telefonumu fırlatıp attım. Özür dilerim <İsim>.
Carmen Martinez: Şu durumda hataya yer yok Jonah. Bunun seni şüpheli yaptığının farkında mısın?
Jonah Karam: Dalga mı geçiyorsunuz? Büro için canımı vermeye hazırım... Ayrıca kiralık katil günlerim de geride kaldı! Başbakanı ne diye öldüreyim?
Carmen Martinez: İnce buz üstündesin Jonah! Tekrar kayma da!

Daha sonra...
Carmen Martinez: Umudumu yitirmemeye çalışıyorum <İsim> ama iyimser olmak da zor!
Carmen Martinez: Stone burnumuzun dibinde öldürüldü... Ayrıca sağlam ipuçlarımız da sınırlı!
Carmen Martinez: Jonah dikkatli olacağı yerde Marina'ya aşk iletileri göndererek bir güzel sıvadı! Ama Stone'u öldürmüş olabileceğini sanmıyorum.
Carmen Martinez: Hector Montoya ve Prens Rupert bizzat Başbakan tarafından davet edilmişler ve katili görmediklerini öne sürüyorlar.
Carmen Martinez: Ayrıca El Rey'in buradaki rolünün ne olduğunu anlamamız gerek! Montreal'de bulunmasının tesadüf olduğuna inanmayı reddediyorum!
Carmen Martinez: Stone nihayetinde ona BOB'nin sürücüsünü gösterip SOMBRA'nın varlığını ispatlamamıza saniyeler kala öldürüldü.
Carmen Martinez: <İsim>, basına gitmemiz gerek. Halk, Stone'un öldüğünü ve failin bir suç örgütünün başı olabileceğini bilmeli!
Elizabeth Ripley: Aklından bile geçirme Carmen! Bu dünya genelinde paniğe neden olabilir! Ayrıca Stone'u SOMBRA'nın öldürdüğüne dair kanıtımız yok!
Elliot Clayton: Artık var! SOMBRA'nın bir yayınını ele geçirdim...
Elliot Clayton: Ve Başbakanı öldürenin El Rey olduğunu söylüyor!

2. Bölüm

Carmen Martinez: Ben tesadüflere inanmam <İsim>. Stone, ona SOMBRA'nın düalaverelerini göstermemize saniyeler kala öldürüldü...
Carmen Martinez: Basına haber vermemiz gerek! Halk'ın Stone'un öldürüldüğünü bilmeye hakkı var!
Elizabeth Ripley: Aklından bile geçirme Carmen! Bu dünya genelinde paniğe neden olabilir! Ayrıca Stone'u SOMBRA'nın öldürdüğüne dair kanıtımız yok!
Elliot Clayton: Artık var! SOMBRA'nın bir yayınını ele geçirdim! Şunu dinleyin: "Kayayı hallettim. Sahne hazır. E.R."
Elliot Clayton: E.R. bildiğimiz El Rey, "kaya" da Stone'un kod adı olmalı!
Carmen Martinez: Demek Stone'u El Rey öldürmüş! <İsim>, bu demek oluyor ki bizimle şeref tribünündeydi!
Carmen Martinez: Soruşturma şimdi daha bir alevlendi! Başbakanın katilini bulduk mu El Rey'i de bulduk demektir!
Carmen Martinez: Beklediğimiz an geldi <İsim>, SOMBRA'yı sonsuza dek kapatacağız!
Elliot Clayton: Öyleyse hemen Stone'un dairesine gidin... El Rey'in mesajı oradan yayınlanmış!

İncele: Çatı Terası.
Carmen Martinez: El Rey'den iz yok <İsim>. Daire bomboş!
Carmen Martinez: Gördüğüm kadarıyla terasta birkaç ipucu bulmuşsun. Stone'un dizüstüsü ve açık bir evrak çantası!
Carmen Martinez: Fotoğrafta Stone birisiyle el sıkışıyor. Diğer adam bir yerlerden tanıdık geliyor...
Carmen Martinez: Hadi yüzünü veri tabanında aratalım!
Carmen Martinez: <İsim>, Stone'u öldürmenin El Rey için sonun başlangıcı olmasını sağlayalım!

İncele: Evrak Çantası.
Carmen Martinez: <İsim>, Stone'un evrak çantasından aldığın bu gizli damgalı dosya böyle kilit altına koyulduğuna göre önemli bir içeriğe sahipmiş! Ama artık boş!
Carmen Martinez: Carmen Martinez: Dosyanın üzerine bir numara var. Bakalım Elliot bunu tanımlayabilecek mi!

Analiz et: Güvenlik Dosyası.
Elliot Clayton: Stone'un evrak çantasındaki belgeleri kimin çaldığını biliyorum <İsim>! El Rey!
Carmen Martinez: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
Elliot Clayton: Boş dosyadaki numara Kanada Gizli Servisi'nden gizli bir sicille eşleşiyor... Üstelik de SOMBRA hakkında!
Carmen Martinez: Stone SOMBRA'yı biliyor muymuş?
Elliot Clayton: Pek değil. Ama ajanları BOB'nin Kanada topraklarına düşmesinin daha büyük bir komplonun parçası olduğu anlamışlar!
Carmen Martinez: Demek Stone, SOMBRA'nın planları hakkında söyleyeceklerimize inanacaktı! El Rey'in ona bizden önce ulaşması kötü oldu!
Elliot Clayton: El Rey'de belgeleri bu yüzden çalmış zaten! Ama hata yapmış. Kilit mekanizmasında bir metal parçası buldum. El Rey kilidi kırmış!
Carmen Martinez: Demek katil kilit kırmayı seviyor <İsim>. Onu sonsuza kadar kilit altına aldığında aynı numarayı çeksin de görelim!
(Analiz sonrası)
Carmen Martinez: El Rey'e karşı bir kanıt daha edindik <İsim> ama büyük ödüllü soru halen cevapsız: El Rey kim?!
Carmen Martinez: Halen SOMBRA'nın liderinin bizimle şeref tribününde bulunduğuna inanamıyorum! Doğru dedin, cinayet mahallini tekrardan arasak iyi olur! Gidelim!

İncele: VIP Açık Büfe.
Carmen Martinez: Şu sigara tabakasının üstüne SOMBRA amblemi kazınmış! El Rey böyle bir nesneyle dolaşacak kadar pişkin olabilir mi ki?
Carmen Martinez: Şu tütün yaprakları sayesinde bunun kime ait olduğunu öğrenebiliriz. Hadi bir örnek alalım!
Carmen Martinez: Şu kırık kamera halen çalışıyorsa bunu birleştirmemiz gerekir!

İncele: Kırık Kamera.
Carmen Martinez: Güvenlik kamerasının oynat tuşuna bas bakalım <İsim>. Belki cinayeti falan kaydetmiştir!

-Kaydın başı...-
Jonah Karam: Burada <İsim>'in gözden kaçırdığı bir şeyler olmalı. O şeyi bulabilirsem eğer...
Jonah Karam: Güvenlik kamerası! Cinayeti kaydetmiş olabilir!
Jonah Karam: Dur şunu ala...
Jonah Karam: .....

-Kaydın sonu...-
Carmen Martinez: Sen de gördün mü <İsim>? Jonah gözden kaçırmış olabileceğimiz bir ipucu arıyormuş...
Carmen Martinez: ...Sonra merdivenden çıkıp bu güvenlik kamerasını kırmış! Cinayet mahallini bozarak ne halt yediğini sanıyordu acaba?!
Carmen Martinez: Ne?! Cidden Jonah'ın soruşturmayı sekteye uğratmak için güvenlik kamerasını kasten kırmış olabileceğini düşünüyor olamazsın!
Carmen Martinez: Bu ihtimali düşünmek dahi istemiyorum... Jonah bu kez hepimize ihanet etmiş olabilir mi? El Rey olmadığı kesin de!
Carmen Martinez: Başka çaremiz yok <İsim>. Jonah'la tekrar konuşacağız.

Jonah'la güvenlik kamerası hakkında konuş.
Carmen Martinez: Jonah, cinayet mahallini arayarak ne yapmaya çalışıyordun? Hayati bir ipucunu patlattığının farkında mısın?!
Jonah Karam: Biliyorum <İsim>! Kendimi mal gibi hissediyorum... O kamera cinayeti kaydetmiş olabilirdi ve ben onu yok ettim!
Carmen Martinez: Bu soruşturmadaki ikinci pot kırışın! Bunun kaza olduğuna inanmamızı mı bekliyorsun?
Jonah Karam: Beni Başbakan'ı öldürmekle mi suçluyorsunuz? Daha da kötüsü... El Rey olmakla?
Jonah Karam: Ciddi ciddi Büro'ya ihanet edebileceğimi mi düşünüyorsunuz yani?!
Jonah Karam: Marina'yla mesajlaşmak hataydı. Kendimi affettirmek ve daha fazla ipucu bulmaya çalışıyordum.
Jonah Karam: Bu yüzden şeref tribününün kapısını maymuncukla kırıp ipucu için odayı aradım. Ama siz kalkıp beni sabotajla suçluyorsunuz.
Carmen Martinez: Sena her zaman aileden biri gibi güvendim Jonah. Ama eğer Stone'u öldürdüğün ortaya çıkarsa senin için yapabileceğim bir şey kalmaz.

İncele: Tütün Yaprakları.
Carmen Martinez: Şu örmeği hemen Lars'a götürelim. Bu SOMBRA sigara tabakasının kime ait olduğunu bulmamız gerek!

Analiz et: Tütün Parçaları.
Lars Douglas: Şu tütünden bir örnek almakla iyi ettin <İsim>. Tam da sigara sarmaya yetecek kadar vardı!
Carmen Martinez: Şimdi laboratuvar örneğinden sigara yapıp içmenin sırası mı Lars?!
Lars Douglas: Pardon! Hepsini içmedim zaten... Önce bir DNA profili çıkardım! Anlaşılan Hector Montoya'da kendi sigarasını sarıyormuş!
Carmen Martinez: Sardıklarını da SOMBRA işlemeli bir tabakada tutuyor! <İsim>, Montoya'nın bize bir açıklama borcu var!

Hector'a sigara tabakasını sor.
Hector Montoya: Affedersin <Rütbe> <İsim>, stad havası gözlerimi kuruttu da.
Hector Montoya: Benimle poutine yemeye ne dersin? Yerel tatları deniyordum da!
Carmen Martinez: Hayır Bay Montoya. Size sigara tabakanızı sormak istiyoruz. Acaba bize...
Hector Montoya: Çok şükür tabakamı bulmuşsunuz, sürekli önemli şeylerimi kaybedip duruyorum! Daha bu sabah otel odamın anahtarını kaybetmiştim, kendi odama girmem için kilidi maymuncukla kırmam gerekti!
Carmen Martinez: Bu sizi ikinci kez bir SOMBRA öteberisiyle görüşümüz. Yoksa oradan bakınca aptal gibi mi duruyoruz?!
Hector Montoya: Dedim ya, kadim Güney Amerika antikalarını topluyorum... Bu tabaka da en kıymetli parçalarımdan biri!
Hector Montoya: Brezilya'da onlara ait broşür hakkında bana soru sorduğunuzda ilgimi çekmişti, o zamandan beridir eşyalarını topluyorum.
Hector Montoya: Ama hobilerim dışında halen bir barış elçisiyim ve imalarınız hiç de hoşuma gitmiyor!
Carmen Martinez: Dua edelim de merakınız cinayete varmamış olsun! Eğer Stone'u öldürdüyseniz, koleksiyonunuzun bir sonraki parçası hapishane üniforması olur!

İncele: Kimliği Belirsiz Adam.
Carmen Martinez: Ben de diyorum fotoğraftaki adam neden tanıdık geliyor... Ronin Ozava bu!
Carmen Martinez: Ronin'le en son karşılaşmamızda Yakuza'ya çalışıyor, silah satıyor ve SOMBRA'ya suikastçı topluyordu!
Carmen Martinez: Japonya'da itirafçı olup yırttığına halen inanamıyorum. Ronin'i serbest bırakmamalıydık!
Carmen Martinez: Kanada'da ne işi var ki? Üstelik de Başbakanın bu kadar yakınında? Hadi Ronin'i getirip soralım!

Ronin Ozava'ya Stone'la buluşmasını sor.
Carmen Martinez: Nerelerdesin be Ronin. Başbakan Stone'la ne işin vardı?
Ronin Ozava: Beni saldığınızdan beridir istihbarat işindeyim. İnsanların ortaya çıkarabileceğim şeyleri öğrenmek için ne paralar ödediğine inanamazsınız!
Ronin Ozava: Stone'la gürüşüp poutine yedik ve son... bulgularım hakkında biraz konuştuk. Söylediklerim epey ilgisini çekti.
Carmen Martinez: Bu bulgularını bizimle paylaşmaya ne dersin?
Ronin Ozava: Parasını verirseniz neden olmasın!
Ronin Ozava: Burada olmaktan hoşlandığım bile söylenemez. Kanada fazla soğuk bir yer. Buranın havası gözlerimi kurutuyor!
Carmen Martinez: SOMBRA'yla hep bağlantıların vardı Ronin. Eğer <Rütbe> <İsim> tüm bu tezgahı işletenin sen olduğunu ortaya çıkarırsa hapı yuttun demektir!

İncele: Kurbanın Dizüstü Bilgisayarı.
Carmen Martinez: Kurbanın dizüstüsü epostalarına açıkmış. Hepsini burada okumamızın lüzumu yok, iyisi mi bunu Elliot'a götürelim!

Analiz et: Kurbanın E-Postaları.
Elliot Clayton: <İsim>, kurbanın epostalarının arasında görmek isteyeceğin bir şey var!
Elliot Clayton: Stone maçtan hemen önce Georgina Wells adında biriyle yapacağı toplantıyı teyit eden bir mesaj almış.
Elliot Clayton: Araştırdığımda Georgina'nın Asal'ın takma adlarından biri olduğunu öğrendim!
Carmen Martinez: Ne? Asal Stone'la mı buluşacakmış?
Carmen Martinez: Ona uzak durmasını söylemiştik ama buna rağmen gelmiş... Üstüne üstlük Başbakan öldürüldü!
Carmen Martinez: El Rey'in daha önce karşılaştığımız biri olduğunu biliyoruz <İsim>. Hep erkek olduğunu düşünmüştük... Ya yanılmışsak?
Carmen Martinez: Haklısın, tahmin yürütmenin sırası değil. Asal'la konuşmamız gerek!

Asal Havvaa'ya Stone'la neden görüştüğünü sor.
Asal Havvaa: Ödümü kopardın <Rütbe> <İsim>! Az kalsın yediğim poutine'i elbiseme döküyordum!
Carmen Martinez: Asal, biz sana uzak duracaksın demedik mi?! Sen ise buralara kadar gelip Stone ile buluşuyorsun, üstelik tam da öldürüldüğü gece!
Carmen Martinez: Şu ana kadar sana hep güvenmeye çalıştık ama El Rey'in sen olmadığına inanmamız gitgide güçleşiyor!
Asal Havvaa: El Rey mi?! Buraya gizli kimlikle Stone'u korumak için geldim, onu öldürmek için değil! Onu tehlikede olduğu konusunda uyaracaktım!
Carmen Martinez: Eh, işinde pek de başarılı olduğun söylenemez! İki adım ötende öldü çünkü!
Asal Havvaa: Sanki siz de orada değilmişsiniz gibi konuşuyorsunuz! Silah uzmanınız da telefonuyla oynamakla meşguldü!
Carmen Martinez: Yeter! Seni göz altına alıyoruz Asal! El Rey ol olma, aynı safta olmadığımız belli!

Daha sonra...
Carmen Martinez: Durum her zamankinden daha sakat <İsim>. Sadece Başbakanın suikastçısını aramakla kalmıyoruz, katil aynı zamanda SOMBRA'nın liderinden başkası değil!
Carmen Martinez: Aklım sürekli Asal'da. Onunla yollarımız başından beridir kesişip duruyor... Sence ezeli düşmanımız o olabilir mi?
Carmen Martinez: Ronin'de her zaman SOMBRA'yla bağlantılıydı. Belki de başından beridir SOMBRA'yı yöneten odur!
Carmen Martinez: <İsim>, bu soruşturma sürdükçe El Rey'in avucumuzun içinden sıyrılma olasılığı da artıyor!
Carmen Martinez: Ayrıca SOMBRA'nın ABD'yi Birleşik Milletler'den ayırma konusunda yönlendirdiğini de unutmayalım. Siyasi gerilim had safhada!
Elizabeth Ripley: Carmen Martinez, derhal kendini izah et! Ne cürretle emirlerime karşı gelirsin?!
Carmen Martinez: De demek istiyorsun Şef?
Elizabeth Ripley: Sana basına gidilmeyecek demiştim... Ama gel gör ki Stone'un cinayeti boy boy manşet olmuş!

3. Bölüm

Carmen Martinez: Durum her zamankinden daha sakat <İsim>. Sadece Başbakanın suikastçısını aramakla kalmıyoruz, katil aynı zamanda SOMBRA'nın liderinden başkası değil!
Carmen Martinez: Montreal'e Stone'u SOMBRA'nın küresel krizdeki rolü hakkında uyarmaya gelmiştik ama El Rey bizden önce davrandı!
Elizabeth Ripley: Carmen Martinez, derhal kendini izah et! Ne cürretle emirlerime karşı gelirsin?!
Elizabeth Ripley: Stone'un ölümü boy boy manşetlerde!
Carmen Martinez: Ne? Şef... Yemin ederim bununla bir ilgim yok!
Elizabeth Ripley: Basın SOMBRA'nın işin içinde olduğunun kokusunu alırsa neler olacağını düşünün!
Elizabeth Ripley: <İsim>, bize ekstra gerilim yaşattığı için partnerine teşekkür edebilirsin! Artık halk Stone'un cinayeti için yanıt bekliyor!
Carmen Martinez: Şef, Allah cezamı versin ki...
Carmen Martinez: Haklısın <İsim>, tartışmanın sırası değil. Onur Salonu'na tekrardan bir göz atalım. Katilin kanıtlardan orada kurtulduğunu biliyoruz!

İncele: Hokey Vitrinleri.
Carmen Martinez: <İsim>, yemin ederim ki soruşturmayla ilgili basını aramadım. Ama şimdi kanıtlara daha hızlı ulaşmamız gerek!
Carmen Martinez: Şu telefonu açalım... Elimiz değmişken şu kırık parçalar her neyse onları da bir araya getirelim!
Carmen Martinez: Şu harita... BOB'nin çakıldığı konumu gösteriyor!
Carmen Martinez: Haritadaki saçtan bir örnek alalım hemen!

İncele: Harita.
Carmen Martinez: <İsim>, haritadan topladığın şu saçı mikroskopta inceleyelim hızlıca!

İncele: Saç:
Carmen Martinez: BOB'nin enkaz alanını gösteren haritadaki saç Ronin'inmiş!
Carmen Martinez: Ronin'in SOMBRA uydusuyla ne işi olur ki? Onunla konuşsak iyi olur!

Ronin'e BOB'yle neden ilgilendiğini sor.
Carmen Martinez: Ronin, SOMBRA uydusuyla ne işin vardı?
Ronin Ozava: Dalga mı geçiyorsunuz? Tek bir SOMBRA verisi kaynağı bile bir servet değerinde!
Ronin Ozava: Enkaz alanını en yüksek meblağyı verene satacaktım, ama oraya sandığımdan çabuk ulaştınız.
Carmen Martinez: Ya da sürücüyü kendin için istiyordun!
Ronin Ozava: Size söyledim, ben istihbarat toplamam, istihbarat satarım. Maymuncukla kilit açıp veriye ulaşmak başka şey, casuslarla kapışmak başka şey.
Carmen Martinez: Peki ya Başbakanları öldürmek? Üstelik tam da biz ona sürücüyü göstermek üzereyken?
Carmen Martinez: Ne düşünüyorum biliyor musun Ronin? Eğer seni Japonya'da serbest bırakmasaydık belki de Stone halen hayatta olurdu. Senin El Rey olduğunu kanıtlamamıza ramak kaldı!

İncele: Kilitli Telefon.
Carmen Martinez: <İsim>, telefonu açtın ama verilere halen ulaşılamıyor. Bunu ancak bir uzman halledebilir. İyisi mi bunu Elliot'a götürelim!

Analiz et: Telefon.
Elliot Clayton: Allah'tan şu telefonu yolladın bana <İsim>. SOMBRA sürücüsündeki korumalı dosyayı kırmaya çalışmaktan bir süre uzaklaştırdı ya!
Elliot Clayton: Telefon ağır şifreliydi, ama birazdan ona döneceğim.
Elliot Clayton: Tek bir mesaj gönderilmek için kullanılmış: "Temas kurdum. Gerektiğinde saldıracağım."
Carmen Martinez: Belki de mesajı yollayan El Rey'dir! İsim misim falan var mı evlat?
Elliot Clayton: İsim yok ama ipucu var!
Elliot Clayton: Telefondaki şifreleme Mossad'a ait!
Carmen Martinez: Mossad mı? Burada Mossad şifrelemesi kullanan tek bir kişi var, o da şu anda gözaltında! <İsim>, gidip Asal'ı görelim!

Asal'la saldırı misyonu hakkında konuş.
Asal Havvaa: Beni daha ne kadar burada tutacaksın <Rütbe> <İsim>? Gözlerim kurudu, göz damlası falan kullanayım bari.
Carmen Martinez: Damlanın sırası değil şimdi Asal! Başbakan'a saldırı planladığını biliyoruz!
Asal Havvaa: Size söyledim, buradaki amacım Stone'u korumaktı. Saldırıdan kastı ona zarar vermeye kalkacak kişiye saldırmak!
Asal Havvaa: Eğer El Rey ben olsaydım şimdiye hepiniz çoktan öteki tarafı boylamıştınız! Jack sayesinde Büro'daki herkese erişimim var!
Carmen Martinez: Bizi tehdit mi ediyorsun?
Asal Havvaa: İşi duygusala bağlamayın hemen! Şimdi beni bırakmazsanız kilidi maymuncukla kırıp buradan kendim çıkarım!
Carmen Martinez: Hiçbir yere gitmiyorsun! Eğer Stone'a zarar vermeye kalkıştıysan burada kalman en iyisi!

İncele: Kırık Plaket.
Carmen Martinez: Plakette "Prens Rupert, davaya olan katkınızdan ötürü sonsuz teşekkürler." yazıyor...
Carmen Martinez: Üstelik plaket kendisine USNay hareketinin lideri Robert Hicks tarafından verilmiş!
Carmen Martinez: Prens USNay'e fon mu sağlıyormuş?! Onlara başka kimlerin fon sağladığını biliyoruz... SOMBRA!
Carmen Martinez: Bir saniye, Rupert referandum sırasında SOMBRA'nın Avrupa kolunu desteklemesi için rüşvet almamış mıydı?!
Carmen Martinez: Prens Rupert başından beridir SOMBRA'dan olabilir mi yani? Ona birkaç soru daha sormamız gerek... Hem de hemen!

Rupert'a USNay'e verdiği desteği sor.
Prens Rupert: <Rütbe> <İsim>, şahsım ağız tadıyla bir poutine yiyemeyecek mi?
Carmen Martinez: USNay'e sağladığınız maddi katkılardan sonra yersiniz!
Prens Rupert: Şahsım maddi katkı sağlamıyordu, şahsım alt tarafı bağış toplama yemeklerinden birkaçında konuşma yapmıştı!
Carmen Martinez: İngiliz Kraliyeti'nden biri ABD'deki bir siyasi hareketle neden ilgilenir ki?
Prens Rupert: Memleketteki halk kısa zaman önce benzer bir harekete oy vermişti... Şahsım bu konudaki görüşlerini paylaşmak istedi!
Prens Rupert: Şahsım, sadece partilere giden ve polo oynayan bir bostan korkuluğu olmaktan sıkıldı. Atlar yüzünden göz enfeksiyonu bile kaptı!
Carmen Martinez: Prens Rupert, umarım göründüğünüz kadar safsınızdır. Ama eğer aradığımız üst akıl siz iseniz, <Rütbe> <İsim> bunu ortaya çıkartır!

Daha sonra merkezde...
Elizabeth Ripley: Umarım soruşturmada ilerleme kaydetmişsindir <İsim>. Tam bir felaket! Stone'un ölümünün ardından ülkeler ordularını seferber etmeye başladı!
Carmen Martinez: Birkaç ipucunu takip ettik Şef, ama onlar da aklımızda daha fazla soru işareti bıraktı.
Elizabeth Ripley: O zaman bana yanıt bulun! Stone'un dairesine gidin ve bana El Rey'in kimliğiyle ilgili kanıt getirin!
Carmen Martinez: Tamam Şef, gidiyoruz! Hadi Başbakanın terasına gidelim <İsim>!

İncele: Teras Bahçesi.
Carmen Martinez: Aranacak bir yaprak yığını ve beyaz lekeyle kaplı bir maymuncuk takımı... Haydi iş başına <İsim>!

İncele: Yaprak Yığını.
Carmen Martinez: Yaprakların altında bulduğun o saat kanla kaplı. İyisi mi bunu Lars'a götürelim!

Analiz et: Saat.
Lars Douglas: Sürprize gel <İsim>... Bu saat sürprizlerle doluydu!
Lars Douglas: Baştan başlarsak, kan Stone'a ait. Tabii bu saatin aslında cinayet silahı olduğunu varsayarsak bu pek de şaşırtıcı değil!
Lars Douglas: Bu boğma telli saat son derece etkili bir suikast silahı. Teli çekerek birini saniyeler içinde boğmak mümkün.
Lars Douglas: Ama bu kadarla sınırlı değil. Telden DNA topladım ve Başbakanın profilinin yanı sıra katilinkini de elde etmeyi başardım!
Lars Douglas: Çok bir şey sayılmaz ama en azından aradığınız katilin yeşil gözlü olduğunu söyleyebilirim!
Carmen Martinez: İşte bu <İsim>! Bunca zaman sonra nihayet El Rey'in yeşil gözlerinin içine bakarak ona kelepçeyi vuracağız!

İncele: Maymuncuk Takımı.
Carmen Martinez: El Rey'in Stone'un gizli dosyalarına maymuncukla ulaştığını biliyoruz, yani bu edevatlar onun olmalı! Şu örneği laboratuvara götürelim!

Analiz et: Beyaz Madde.
Lars Douglas: Son düzlüğe girildiğinin farkındayım <İsim>, o yüzden kısa keseceğim. El Rey'in maymuncuk takımından topladığın beyaz madde cilt bakım kremi.
Lars Douglas: Kremin içinde aloe yaprağı suyu, soğan özütü, metilparaben...
Carmen Martinez: Lars, kısa keseceğim dediydin!
Lars Douglas: Affedersin! Bunlar yara bakım kremlerinin aktif bileşenleri! Maymuncuk takımının katile ait olduğunu bildiğinize göre...
Carmen Martinez: Katilin sicilinde bir cızık daha <İsim>...

Elizabeth Ripley: İşte bu kadar <İsim>! SOMBRA'nın liderinin tüm dünyada kovaladık, artık El Rey'in maskesini düşürme zamanı geldi!
Elizabeth Ripley: Akıllara zarar bir vakaydı ama El Rey'i tutuklamak için gereken tüm kanıtları bir araya getirmeyi başardın!
Carmen Martinez: <İsim>, SOMBRA'nın korku rejimine kesin son vermenin vakti geldi çattı!

Katili Tutukla.
Carmen Martinez: SOMBRA günlerin sona erdi El Rey. Stone'u öldürerek baltayı taşa vurdun!
Hector Montoya: "El Rey" mi?! Neyden bahsediyorsun <Rütbe> <İsim>? Beni buraya sürükleyip kafama silah dayayarak sorgulamanız hoşuma gitmiyor!
Carmen Martinez: Kes traşı Montoya! Her şeyi biliyoruz! Castillo'nun yıllar önce SOMBRA'nın kontrolünü sana devretmesinden...
Carmen Martinez: ...SOMBRA'nın uydusunu kullanarak tüm dünya ülkeleri etkisiz bırakma planına kadar!
Hector Montoya: Ödevine iyi çalışmışsın <Rütbe> <İsim>.
Hector Montoya: Ama beni yakalayacak kadar güçlü olduğunu sanıyorsan...
Hector Montoya: ...Gerçek güç hakkında hiçbir şey bilmiyorsun demektir!
Carmen Martinez: Kaf... Kafan...
Hector Montoya: Bu yaraların zayıflık belirtisi olduğunu falan sanma <Rütbe> <İsim>. Onlara baktığımda her gün benim gibi gerçek güçlülerin çok nadir bulunduğunu hatırlıyorum!
Hector Montoya: Çocukluğumda ateş ile sınandım. Ebeveynlerim zayıf oldukları için yangında öldüler... Ama ben kurtuldum! O günden sonra yaşamın bir armağan olmadığını, onun için savaşman gerektiğini gördüm!
Carmen Martinez: Ne güzel... Çocukken bile sosyopatmışsın!
Hector Montoya: Sosyopat değilim, gerçekçiyim. Şu dünyaya bir bakın! Zayıf, içler acısı halde. Liderler omurgasız, laf çok icraat yok!
Hector Montoya: Castillo'yla yıllar önce karşılaştığımda SOMBRA'nın ideolojisi beni hemen cezbetti... Akıllılar hükmeder, güçlüler yönetir... zayıflar ölür!
Hector Montoya: O zamanlar gençtim ama Castillo felsefesini gerçeğe dönüşürecek güce sahip olduğumu görmüştü. Bu yüzden de bana El Rey unvanını takdim etti!
Hector Montoya: Luzaguay ilk başarımızdı. SOMBRA'nın dünyaya dair vizyonunun işe yarayacağının kanıtıydı!
Carmen Martinez: SOMBRA'nın planı en başından beridir buydu yani... Tüm dünyayı beyinsiz kölelere çevirmek. Siz herkese hükmederken zayıf ve yaşlıların heba oluşunu seyretmek.
Hector Montoya: Sadece güçlüler hükmetmeyi hak eder... Artık yeni düzen geçerli!
Carmen Martinez: Fark etmediysen tekrar belirteyim, yeni düzenin bitti! Seni gölgelerden zorla çıkardık El Rey.
Hector Montoya: Hiçbir şeye zorladığınız falan yok! Güçsüz bir Başbakanla acınası konuşmalarınız umurumda mı sanıyorsunuz?
Carmen Martinez: Onu öldürmene neden olacak kadar umurundaymış belli ki. Ayrıca bu sayede seni hak ettiğin yere, yani parmaklıkların ardına gönderiyoruz! SOMBRA bitti!
Hector Montoya: Şimdiden yarattığımız yıkıma bir bakın! Dünyayı savaşın eşiğine getirdim ve beni içeriye atmanız bunu değiştirmeyecek!
Hector Montoya: Kendini çok akıllı sanıyorsun. Ama aslında hiçbir şey bilmiyorsun <Rütbe> <İsim>!
Hector Montoya: Sizin Şef Ripley'in bile ta en başından beridir SOMBRA'ya yardım ettiğinin farkında değilsin!
Carmen Martinez: Bizim... Ne?!
Elizabeth Ripley: Keşke o son cümleyi söylemeseydin Montoya!

Karanlığın Sonu 7

Şef Ripley'in ofisinde...
Elizabeth Ripley: El Rey'in iddiası karşısında şaşırmış ve kafan karışmış olmalı <İsim>. Bu şekilde öğrenmeni istemezdim.
Carmen Martinez: Anlamıyorum! El Rey başından beridir SOMBRA'ya yardım ettiğini söyledi! Yalan söylüyor olmalı... değil mi?
Elizabeth Ripley: Orası biraz... karışık.
Carmen Martinez: Yani tüm bunlar doğru mu?! Bu... mümkün değil!
Elizabeth Ripley: Elim kolum bağlı <İsim>. Sana bir şey söyleyemem. Gerçeği kendin bulman gerek..
Elizabeth Ripley: Ben de bu arada Büro Amirliğinden çekiliyorum. Görevlerimi Ingrid devralacak.
Carmen Martinez: Hiçbir şey anlamıyorum! El Rey yalan söylüyor de!
Elizabeth Ripley: Senden tek istediğim gözünü dört açman <İsim>. Gerçeği bulacağına inanıyorum!

Carmen Martinez: Anlamıyorum <İsim>! Ripley SOMBRA'ya bir şekilde yardım ettiğini itiraf mı ediyor? Büro'ya ihanet mi etmiş yani?!
Carmen Martinez: Kafam çok karışık ve Ripley'de hiçbir şey anlatmıyor!
Carmen Martinez: Haklısın, El Rey'le tekrar konuşmamız gerek! Ona güvenmiyorum ama daha fazla şey öğrenmek için tek şansımız o!

El Rey'i Şef Ripley'i SOMBRA'yla bağlantıları hakkında sorgula.
Hector Montoya: Ne çabuk döndün <Rütbe> <İsim>? Beni şimdiden özledin demek?
Carmen Martinez: Artık oyun yok El Rey. Şef Ripley hakkındaki iddialara açıklık getir derhal!
Hector Montoya: Beni hayal kırıklığına uğratıyorsun <Rütbe> <İsim>. Dedektif olan sensin, kanıtı da kendin bulsana!
Carmen Martinez: Ya hemen konuşmaya başlarsın ya da Allah yarattı demem...
Hector Montoya: Sıkar mısın? O zaman yanıt da alamazsın. Öfkenin üstüne çık <Rütbe> <İsim>. Bakış açını değiştir!
Carmen Martinez: Kafayı yemişsin sen! <İsim>, bu ruh hastasını burada bırakalım da karanlıkta çürüyüp gitsin!
Hector Montoya: Unutma <Rütbe> <İsim>, tüm mesele bakış açısında!
(Hector Montoya ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: Tam da beklediğim gibi geçti. El Rey bize üçün birini verdi!
Carmen Martinez: Nasıl ya <İsim>? "Bakış açını değiştirme" ve "üstüne çıkma" zırvalarının ipucu olduğunu mu düşünüyorsun cidden?
Carmen Martinez: Sanırsam şeref tribününe atıfta bulundu. Stadyumun üst kısmında ve sahaya yeni bir bakış açısından bakmayı sağlıyor.
Carmen Martinez: Aaah! Bilmece oynamaktan nefret ediyorum ama galiba başka şansımız yok!
Jonah Karam: <İsim>, El Rey'in Ripley hakkında söylediklerini duydum. Dikkatini dağıtmak için bir tür ali cengiz oyunu olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Jonah Karam: El Rey'in Stone'un dairesinden çaldığı belgeleri hatırlarsın... Belki de orada bilmemizi istemediği bir şey vardır?
Jonah Karam: Eğer El Rey'in planları Stone'u öldürmekle bitmediyse başka ne dümenler çevirdiğini öğrenmemiz gerek!
Carmen Martinez: Pekala, toparlanalım o vakit. Jonah, seni <İsim> ile Stone'un dairesine git. Ben sizi şeref tribününde beklerim.

İncele: Çatı Terası.
Jonah Karam: Eğer bu CD'nin SOMBRA'nın planlarıyla bir ilgisi varsa, El Rey'in bunu parçalamak için her türlü sebebi olabilir. Bunu birleştirsek iyi olur <İsim>!

İncele: Kırık CD.
Jonah Karam: CD'de "Peter Walker, Sicil No. 247" yazıyor. Bu isim tanıdık gelmedi <İsim>. Sence SOMBRA'yla bağlantılı olabilir mi?
Jonah Karam: Kaybedecek vakit yok. CD'yi Elliot'a götürelim!

Analiz et: Kurtarılan CD.
Jonah Karam: Evet küçük adam, şu tutuklu hakkında bir şey bulabildin mi?
Elliot Clayton: Aslında tutuklu falan değil... Peter Walter bir psikiyatri hastasıymış! CD'de tedavi geçmişi var.
Elliot Clayton: İki ay önce Walker, dünya egemenliğine canhıraş kararlı, güçlü bir düzenin parçası olduğunu iddia ediyormuş.
Elliot Clayton: Walker "Kartal, Kral'ın eline düşecek" diye bir cümle sarf etmiş. Doktorlar bunu hayal dünyasında dolaşan bir delinin kuruntuları sanmış.
Elliot Clayton: Fakat Walker hemen ertesi gün ölü bulununca alarma geçmişler! Birileri onu susturmak istemiş belli ki!
Jonah Karam: "Dünya egemenliğine kararlı bir düzen"... Bu SOMBRA olabilir mi ki?
Elliot Clayton: Bilmiyorum <İsim>, bu dosyada adı geçmiyor.
Jonah Karam: Bu Peter Walker'ın SOMBRA'dan olup olmadığını öğrenmemiz gerek. Ronin onlarla iş yapmıştı, değil mi? Sence o biliyor mudur?
Jonah Karam: Eğer biliyorsa onu konuşturabilirim. Hadi gidip Ronin'i görelim <İsim>!

Ronin'e Peter Walker'ı tanıyıp tanımadığını sor.
Jonah Karam: İyi ki şehri terk etmemişsin Ronin. Bir konuda yardımına ihtiyacımız var.
Ronin Ozava: Asla bedava istihbarat vermem, ama belki pazarlık yapabiliriz? SOMBRA sürücünüzü bana verin, ben de size ne isterseniz söyleyeyim.
Jonah Karam: İyi denemeydi Ronin. Onun yerine sen bize ne biliyorsan söyle, ben de suratına yumruğumu indirmeyeyim. Ne dersin?
Ronin Ozava: Tamam, makul olalım. Ne var elinizde?
Jonah Karam: Montreal'de psikiyatri hastası olan birinin dosyasına baktık. Adı Peter Walker.
Ronin Ozava: O SOMBRA acemisi sıyırmış mı? O gerizekalı dikkat çekmemesi gerektiğini zor yoldan öğrendi!
Jonah Karam: Yani Walker SOMBRA'dandı!
Jonah Karam: <İsim>, bu Walker'ın deli saçması zırvalarına yeni bir anlam kazandırıyor! Karakola geri dönmemiz gerek!
Ronin Ozava: Yardımcı olabildiğime sevindim, desem. Aslında El Rey'i içeriye alman beni etkiledi <Rütbe> <İsim>. Size gücenmediğimi göstermek için bunu kabul edin.

Tekrar ofiste...
Jonah Karam: <İsim>, Walker o CD'de ne demişti? "Kartal, Kral'ın eline düşecek."
Jonah Karam: Doğru dedin <İsim>. Artık Walker'ın SOMBRA'dan olduğunu bildiğimize göre, "Kral"ın El Rey olduğunu söylememe gerek yok herhalde!
Jonah Karam: Kartal da... Amerika Birleşik Devletleri Başkanı James Hewett olmalı!
Jonah Karam: Bir saniye, El Rey'in planı Hewett'e suikast düzenlemek miydi sence?!
Jonah Karam: O zaman bu, Amerika Birleşik Devletleri'in Başkanı'nı kurtardığın anlamına geliyor <İsim>! İnanılmaz!
Jonah Karam: SOMBRA'nın planı başından beridir buydu demek. ABD'yi müttefikleriyle karşı karşıya getirmek, ülkeyi bölüp soyutlamak, sonra da iktidar boşluğu yakalayıp ülke yönetimine el koymak!
Jonah Karam: Üstelik eğer sen olmasaydın bu plan başarıya ulaşacaktı <İsim>! SOMBRA'yı dünyanın bir ucundan diğer ucuna kovaladık ama nihayet korku rejimleri sona erdi!

İncele: Hokey Şeref Tribünü.
Carmen Martinez: Sence El Rey'in bulmamızı istemediği belgeler bunlar mı <İsim>?
Carmen Martinez: Safsatadan ibaret olabilir... Ama Ripley'in tüm bu olanlardaki rolüne ışık da tutabilir! Bir bakalım bakalım!

İncele: Kağıt Yığını.
Carmen Martinez: Bu belgeler Kanada Gizli Servisi'nden <İsim>! Bunlar El Rey'in Stone'dan çaldığı belgeler olmalı!
Carmen Martinez: Şu fotoğrafa bak! Üzerinde "SOMBRA Operasyonu" yazıyor... Şuradaki Şef Ripley mi?!
Carmen Martinez: Ripley burada oldukça genç görünüyor! Yıllar önce çekilmiş olmalı.
Carmen Martinez: İyi de "SOMBRA Operasyonu" da neyin nesi? Üstelik P. Molina da kim?
Carmen Martinez: Bunlar aradığımız yanıtlar olabilir! Hadi fotoğrafı Elliot'a götürelim <İsim>!

Analiz et: Fotoğraf.
Elliot Clayton: Bir iyi bir de kötü haberim var <İsim>.
Carmen Martinez: İyi haberle başla. Çok işimize yarar.
Elliot Clayton: SOMBRA Operasyonu'yla ilgili bir iz bulamasam da, bu fotoğraf Şef CIA'da Özel Ajan olarak çalıştığı dönemde çekilmiş. Muhtemelen görev esnasında.
Elliot Clayton: Kötü haber ise konuştuğu P. Molina, Arsenio Castillo'dan başkası değil!
Carmen Martinez: Ne?! Şef Ripley SOMBRA'nın kurucusuyla mı buluşmuş?
Carmen Martinez: İyi de bu onlara yardım ettiği anlamına gelmez! Daha fazlasına ihtiyacımız var!
Carmen Martinez: Konuşacağını pek sanmıyorum <İsim> ama bence de Castillo tek ipucumuz! Hadi gidip hafızasını tazeleyelim!

Arsenio Castillo'yu SOMBRA operasyonu hakkında sorgula.
Arsenio Castillo: <Rütbe> <İsim>, bu ne sürpriz! Tekrar karşılaşacağımızı düşünmemiştim!
Carmen Martinez: Hoşbeş etmeye gelmedik Arsenio! Niye bu kadar sevinçlisin? El Rey'i yakaladığımızdan haberin yok mu?
Arsenio Castillo: Olmaz mı. Hector boyundan büyük işlere kalkışmış, ama elinin altında üç beş numara vardır!
Carmen Martinez: Biz varken mümkün değil! Şimdi, şu fotoğraf hakkında soru sormak...
Arsenio Castillo: Ah, evet! Özel Ajan Elizabeth ve "SOMBRA Operasyonu". Ben de bunu ne zaman bulacaksınız diye merak ediyordum!
Arsenio Castillo: Size ufak bir tarih dersi. 1980'li yıllarda, Kolombiya'nın güney sınırında Grenadia adlı, pek bilinmeyen bir monarşi vardı. Kimsenin umurunda değildi, ta ki buradan petrol çıkarılana kadar!
Arsenio Castillo: Birden herkes Grenadia'dan kendine bir parça istiyordu. ABD'de dahil. Ama ülkeye girmek için bir bahaneye ihtiyaçları vardı... Uydurma bir düşman. İşte tam da burada yetenekli Bayan Ripley devreye girdi.
Arsenio Castillo: Bizi nasıl buldu bilmiyorum. SOMBRA o zamanlar fikirlerini eyleme geçirecek parası olmayan, küçük bir entelektüeller grubuydu.
Arsenio Castillo: Ama bana bir teklifte bulundu. CIA SOMBRA'ya fon sağlayacak, SOMBRA'da karşılığında Grenadia'yı tehdit edecekti.
Arsenio Castillo: Sonra ABD devreye girdi ve Grenadia'yı SOMBRA'nın saldırılarından "kurtardı". Tabii bu arada ülkeyi işgal etmiş oldu.
Carmen Martinez: Yani CIA, Grenadia'nın petrolüne el koymak için sizi mi kullandı?! Peki ya sonra? Öylece gitmenize izin mi verdi?
Arsenio Castillo: Nerede! Bizi birkaç operasyonda daha kullandılar, sonra da yok etmeye kalktılar!
Arsenio Castillo: Ama SOMBRA'yı kayıtlarından silmek yetmedi. Genel merkezimizi yok ettiler, peşime suikastçı taktılar! Bizi yerle bir ettiler!
Arsenio Castillo: Ben de kendimi ölmüş gösterdim ve kalan fonlarımız ile El Rey unvanını genç Hector'a devrettim. SOMBRA yer altına çekildi.
Carmen Martinez: Yani Ripley SOMBRA yok oldu sanmış!
Arsenio Castillo: Evet. O ve CIA bizi fazla hafife aldı. Ama tahmin ettiklerinden çok daha güçlüydük, Hector sayesinde daha da güçlendik!
Carmen Martinez: Ben... Tüm bunları hazmetmek için zamana ihtiyacım var.
Arsenio Castillo: Zaman sizin olsun! Şunu da alın, ikinizin de biraz enerjiye ihtiyacı var gibi <Rütbe> <İsim>!

Tekrar merkezde...
Carmen Martinez: Castillo'nun CIA'nın Grenadia'yı işgal etmek için SOMBRA'yı kullandığını söylemesine inanırım <İsim>. Daha önce böyle hikayeler duymuştum.
Carmen Martinez: Ama bu, Ripley'nin gerçekten de işin içinde olduğu anlamına geliyor!
Carmen Martinez: SOMBRA'nın bertaraf edildiğini düşünüyordu da... Halen faal olduklarını öğrendiğinde neden bunu bizimle paylaşmadı?
Jack Archer: Konuyla ilgisi yok belki <İsim> ama Asal yine bir oyun peşinde!
Jack Archer: Onu Onur Salonu'nda gördüm ama beni görür görmez topukladı!
Carmen Martinez: Benim de biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı <İsim>. Gidip Onur Salonu'nu yoklayalım!

İncele: Hokey Onur Salonu.
Carmen Martinez: Asal'dan iz yok ama bulduğun o çakmağın her yanında casus aleti yazıyor! Hadi kilidini açalım!

İncele: Kilitli Çakmak.
Carmen Martinez: Tombala! Çakmak meğersem bir USB bellekmiş! Bu Asal'ın olmalı! Bunu Elliot'a götürelim, bakalım içinde neler varmış.

Analiz et: USB Çakmak.
Elliot Clayton: Asal bu USB'dekilere nasıl ulaştı bilmiyorum <İsim> ama bunu görmek isteyeceğine eminim!

-Kaydın başı...-
Nahum Meir: SOMBRA'yı yıllar önce bertaraf ettiğini sanıyordum, Ripley! Neden sürekli ajanlarımın raporlarında belirip duruyor?!
Elizabeth Ripley: Durumun farkındayım ve her şey kontrolüm altında. Onları halletmek için bir soruşturma ekibi kuruyorum!
Nahum Meir: Tüm bunların sorumlusu sensin! O ruh hastalarına en başından fon sağlamış olmasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı!
Elizabeth Ripley: Bana bildiğim şeyleri anlatma Başkan Bey. Sanki siz de onları kendi operasyonlarınıza bahane olarak kullanmamışsınız gibi!
Nahum Meir: Senin şu ekibe gelince... Hiçbiri SOMBRA'nın nereden geldiğini bilmemeli. Hatta en iyi ajanların bile. Bu meseleyi sır olarak salkamamız gerek!
Elizabeth Ripley: Sen kendi işini yap, ben de kendi işimi yapayım Başkan Bey. Şuraya yazıyorum, SOMBRA durdurulacak!

-Kaydın sonu...-
Carmen Martinez: Demek Ripley Büro'yu, SOMBRA'yı durdurmak için özel olarak kurmuş...
Carmen Martinez: ...Ama esas amacımızın bu olduğunu bize hiç söylemedi! Bütün bunları bizden gizlediğine halen inanamıyorum!
Elliot Clayton: Mossad başkanı gerçeğin duyulmasını istememiş belli ki.
Carmen Martinez: Bu bahane olamaz! Yine de bize söyleyebilirdi! Sırf kendi itibarını korumak için aylarca karanlıkta el yordamıyla ilerlememize göz yumdu!
Elliot Clayton: Düşünmeden edemiyorum <İsim>. Eğer neyle karşı karşıya olduğumuzu biliyor olsaydık belki de Michelle halen hayatta olabilirdi.
Carmen Martinez: <İsim> doğru söylüyor. Asal o videoyu bulmasına rağmen bize hiçbir şey söylemedi! Nedenini öğrenmemiz gerek!
Jack Archer: Seninle geleyim <İsim>. Asal'la bizzat kendim konuşmam gerek!

Asal'a Şef Ripley hakkında neler bildiğini sor.
Jack Archer: USB belleğini bulduk Asal. Başından beridir Ripley'in SOMBRA'nın yükselişinden sorumlu olduğunu biliyordun ve bana söylemedin!
Asal Havvaa: Kastettiğin buysa eğer, çıkdığımız dönemde bunu bilmiyordum. İlk kez patronum Büro'dan uzak durmamı söylediğinde şüphelendim.
Asal Havvaa: O zaman Mossad'ın dosyalarını kurcalamaya başladım ve o videoyu buldum.
Asal Havvaa: Ripley'in günahını bildiğinizi ve hatalarını gizlemeye çalıştığınızı sanıyordum!
Jack Archer: Tek yaptığımız şey SOMBRA'yı durdurmaya çalışmaktı! Ripley bize hiçbir şey söylemedi!
Jack Archer: Sen de istihbarat sağlama konusunda pek istekli değildin! El Rey avını bir oyun gibi görüyordun!
Asal Havvaa: Ne yapabilirdim ki?! Ona benden önce ulaşınca onu ve onunla birlikte SOMBRA'nın varlığına dair tüm delilleri ortadan kaldıracağınızı düşünmüştüm... Ki bu sayede Şefinizi de sorumluluktan aklamış olacaktınız!
Jack Archer: Eh, El Rey parmaklıklar ardında ve hak ettiği cezayı almasını mutlaka sağlayacağız!
Asal Havvaa: Nasıl ya? El Rey'i yakaladınız mı cidden?!
Asal Havvaa: Hakkında çok yanlış düşünmüşüm Jack. Hep sana daha fazla güvenmem gerektiğini söylerdin... Belki de haklıydın.
Jack Archer: Bir daha biriyle tanıştığında aklında bulunsun.
Asal Havvaa: Bulunur mutlaka. Her şey gönlünce olsun <Rütbe> <İsim>. Jack, senin de Lars'la her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim.
Jack Archer: Ne demek istediğini anlamadım ama... sağ ol... mu desem?
Asal Havvaa: Bu arada <Rütbe> <İsim>, bunu sana vermek istiyorum! SOMBRA'yı bitirdiğin için teşekkür mahiyetinde kabul et.

Daha sonra...
Jack Archer: <İsim>, El Rey'i yakalayınca mutlu olurum sanıyordum... Ama şu anda tek düşünebildiğim şey Şef Ripley'in yalanları!
Armand Dupont: Şef açıkça hatalarını telafi etmeye çalışmış. CIA, SOMBRA'nın Grenadia'dan sonra yok edildiğini sanmış! El Rey'in gölgelere kaçtığını fark edememişler bile!
Jonah Karam: Evet <İsim>! Asıl kötü adamların kim olduğunu hatırlamamız gerek!
Carmen Martinez: Korkarım ki her şey o kadar da siyah beyaz değil Jonah. Ripley ile konuşmak isterim. Bize gerçeği kendiniz bulun demişti, bulduk! Nerede şimdi?
Ingrid Bjorn: <İsim>, bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama...
Ingrid Bjorn: Ripley gitmiş!
Carmen Martinez: Ne demek gitmiş?
Ingrid Bjorn: Bildiğin gitmiş! Ofisi bomboş! Sadece bilgisayarında bir mesaj bırakmış! Bak!

-Kaydın başı...-
Elizabeth Ripley: <İsim>, sen bunu izlerken ben çoktan gitmiş olacağım.
Elizabeth Ripley: Şunu anla ki Castillo'yla o anlaşmayı yaptığımda iyi bir amaca hizmet ettiğimi sanıyordum.
Elizabeth Ripley: Kibirli ve hırslıydım. SOMBRA'nın rahatça faydalanabileceğim bir düşman, işim bittiğinde çöp sepetine atabileceğim bir yemlik olduğunu sandım.
Elizabeth Ripley: Ama onları hafife almışım ve hatalarımın bedelini bütün dünya ödedi.
Elizabeth Ripley: Büro'yu kurarak yaradılışına ön ayak olduğum canavarı durduracağını umdum!
Elizabeth Ripley: En çılgınca beklentilerimin bile üstünde bir başarı gösterdin <İsim>!
Elizabeth Ripley: Hep El Rey yakalandıktan sonra görevden çekilmeyi düşündüm. Bu zaferi hepinizle birlikte kutlamak istesem de, bu zaferde payımın olduğunu iddia edemeyeceğimin farkındayım.
Elizabeth Ripley: Kararlarımın yükü hep omuzlarımda olacak. Beni tekrar görmeyeceksin ama gelecekte daha büyük başarılara imza atacağını biliyorum!
Elizabeth Ripley: Sağlıcakla kal <İsim>. Seni tanımak bir şerefti!

-Kaydın sonu...-
Jack Archer: Demek buraya kadarmış <İsim>. Ripley gitmiş!
Carmen Martinez: Halen bizden bu kadar çok şey saklamış olduğuna inanamıyorum. Gerçeği biliyor olsaydık her şey kim bilir ne kadar farklı olurdu.
Carmen Martinez: Yapılması gereken bir şey daha var. El Rey SOMBRA'nın bütün suçlarından yargılanmalı!
Carmen Martinez: Acele edelim <İsim>. Büyük kapanışı kaçırmek istemezsin!

Nigel Adaku: İşin bu noktaya geleceği belliydi El Rey. SOMBRA'nın elebaşı ve bilinen bir suikastçı olarak uzun süre buralarda olmayacaksın!
Hector Montoya: Kilitleyin beni. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Hiçbir şey değişmeyecek!
Nigel Adaku: Aslında çok şey değişecek! Sen parmaklıklar ardına gidince dünya daha güvenli bir yer olacak ve <Rütbe> <İsim> Başkan Hewett'e yönelik suikast planını bertaraf etti.
Nigel Adaku: Dünya sizden çok çekti. Silah olarak kullanılan günahsız çocuklar. Acımasızca katledilen kanun insanları.
Nigel Adaku: İyileşme süreci zaman alacak ama <Rütbe> <İsim>'in durdurak bilmez çabaları sayesinde toparlanma ve barış yolundaki ilk adımımızı attık!
Hector Montoya: Çürümüş dünyanız ben olmadan nereye iyileşiyor! Yasalarınız zayıf, sisteminiz çökmüş...
Nigel Adaku: Bunları hücre arkadaşına anlat El Rey. Ben duyacağımı duydum! Önrünün geri kalanını parmaklıklar ardında geçireceğini bilerek bu gece huzurlu bir uyku çekeceğim!
Nigel Adaku: <İsim>, bu mahkeme adına yaptığın her şeyden ötürü sana şükranlarımı sunmak isterim. Kurumlarımızın ne kadar güçlü olduğunun canlı bir kanıtı oldun!
Hector Montoya: Zaferinin tadını çıkar <Rütbe> <İsim>. Tekrar görüşeceğiz! Bundan emin olabilirsin!

Merkezde...
Jack Archer: Şerefe <İsim>! Biraz daha şampanya al!
Carmen Martinez: Sonunda SOMBRA'yla işimizin bittiğine halen inanamıyorum! Bunca zaman sonra hepsi sona erdi!
Ingrid Bjorn: Sona ermiş olabilir ama biz Ripley'in yaptığı hataları yapmayacağız! Tekrar ortaya çıkmamaları için SOMBRA faaliyetleri dünya çapında yıllar boyunca gözlemlenecek!
Lars Douglas: Tüm bunlar geride kaldığı için sevinçliyim. Nihayet önümüze bakabiliriz!
Jack Archer: Aynen, önümüze...
Elliot Clayton: <İsim>, millet! İçkilerinizi bırakın hemen!
Jack Archer: Sırf yasal olarak içki içmen yasak diye...
Elliot Clayton: Beni dinleyin! Başkan Hewett... Başkan Hewett kaçırıldı!

Advertisement