Criminal Case Wiki
Değişiklik özeti yok
Etiket: rte-source
Değişiklik özeti yok
Etiketler: Görsel Düzenleyici apiedit
 
1. satır: 1. satır:
 
{{Case-Nav}}
 
{{Case-Nav}}
[[Dosya:Büyükkaçış.png|right|330px]]
 
 
 
'''''Endonezya açıklarında, bir teknede...'''''
 
'''''Endonezya açıklarında, bir teknede...'''''
 
<br />[[Şef Ripley]]: <İsim>, artık oyunda öne geçmenin vakti geldi! [[SOMBRA]] [[Aşkın Bıçağı Kördür|Singapur]]'da Elliot'u kaçırarak neredeyse bize çalım atıyordu ama sayende onu sağ salim kurtardık!
 
<br />[[Şef Ripley]]: <İsim>, artık oyunda öne geçmenin vakti geldi! [[SOMBRA]] [[Aşkın Bıçağı Kördür|Singapur]]'da Elliot'u kaçırarak neredeyse bize çalım atıyordu ama sayende onu sağ salim kurtardık!

21.16, 24 Aralık 2016 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Vaka Diyaloglar

Endonezya açıklarında, bir teknede...
Şef Ripley: <İsim>, artık oyunda öne geçmenin vakti geldi! SOMBRA Singapur'da Elliot'u kaçırarak neredeyse bize çalım atıyordu ama sayende onu sağ salim kurtardık!
Şef Ripley: Elliot'u anlattıklarına göre kendisini kaçıran SOMBRA ajanı onu buraya, yani Endonezya'ya getirmeyi planlıyormuş. Bunun nedenini bulmalıyız!
Elliot Clayton: Sana atacağımız her adımda yardım edeceğim <İsim>!
Şef Ripley: Elliot! Keşke tavsiyeme kulak verip, yaşadıklarını atlatmak için karada kalsaydın.
Elliot Clayton: Keşke sizde bana artık çocuk muamelesi yapmayı bıraksanız. Kaç defa diyorum ben iyiyim diye!
Elliot Clayton: Ayrıca SOMBRA'nın beyni yıkanan üyeleri üzerinde ne tür deneyler yaptıklarını ortaya çıkarırken üzerime düşeni yapmak istiyorum.
Şef Ripley: Öyle olsun. Ama bir süre kendini zorlama. Daha sonra sana tam formunda ihtiyacımız olacak.
Jack Archer: Hey Şef, sanırım plajda biri bayılmış!
Şef Ripley: O kişi her kimse SOMBRA'yla bağlantısı olabilir! Gazı kökle <İsim>! Plaja bir an önce ulaşmamız gerek!

1. Bölüm

İncele: Plaj.
Jack Archer: Geç kaldık <İsim>. Bu kız ölmüş! Birisi onu zıpkınlamış!
Jack Archer: Bir saniye... Kız sana da bir yerden tanıdık geldi mi <İsim>?
Jack Archer: Doğru dedin <İsim>, bu kızı daha önce görmüştük! Japonya'da bulduğumuz şu SOMBRA DVD'sindeki kız bu... Hani "sonraki aşama" programından bahsettiği!
Jack Archer: Endonezya'da olduğuna göre SOMBRA'nın kuyruğundayız demektir!
Jack Archer: Sence onu SOMBRA öldürmüş olabilir mi <İsim>? İyi de neden kendi üyelerinden birini öldürmek istesinler ki?! Bence de bunda bir çapanoğlu var!
Jack Archer: İyisi mi cesedi Angela'ya göndrelim... Neyse ki tüm tehçizatımızı tekneye getirmişiz...
Jack Archer: Bu hemgameden bir şeyler çıkarmamıza yarayacak bir ipucu falan buldun mu <İsim>? Bir fotoğraf mı?
Jack Archer: Doğru dedin, kurban bu! Yanındaki adam her kimse onunla epey yakın görünüyor.
Jack Archer: Bakalım adamı veri tabanından bulabilecek miyiz. Bakarsın şansımız yaver gider de kurbanın kimliğini de öğreniriz!
Jack Archer: Şu kamera sayesinde doğrudan tutuklama faslına geçebiliriz <İsim>... Tabii sırlarını açığa çıkarabilirsen!
Jack Archer: SOMBRA'nın çevirdiği dümenleri açık edeceksek eğer, ilk yapacağımız iş bu cinayeti çözmek olmalı! Hadi halledelim şu işi <İsim>!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Angela Douglas: <İsim>, bir genç insana daha otopsi yapmak zorunda olduğuma inanamıyorum <İsim>. Yarıda kesilmiş yaşamları görmek zaten üzücü, ama neredeyse çocuk yaştaki cesetleri görmek de insanı can evinden vuruyor.
Angela Douglas: Dahası kurbanda bir sıra dışılık vardı... Gözleri sarıydı!
Jack Archer: Renkli lens takmadığı halde gözleri bu renkmiş, öyle mi? İyi de nasıl bir meret gözlerini sarı yapmış olabilir ki?
Angela Douglas: Ne yazık ki nedenini belirleyemedim. Yalnız kurbanın arkadan, yaklaşık 6 metre mesafeden zıpkınla vurulduğunu söyleyebilirim.
Angela Douglas: Balıkçıların hala dalarak balık avladıkları bazı Endonezya adalarında yaşayan balıkçılar arasında zıpkın yaygınlıkla kullanılır.
Angela Douglas: Fakat zıpkın gövdeden tamamen ayrılmaz. Bu yüzden zıpkının geri kalanını bulmak için gözünü dört açsan iyi olur <İsim>!
Angela Douglas: Neyse, zıpkın kurbanın sağ akciğerini delip geçerek pnömotoraksa yol açmış, yani akciğerin çökmesine neden olmuş.
Angela Douglas: Ama daha da önemlisi, zıpkının kurbanın vücuduna giriş açısını ve hızını inceledikten sonra katilin sol elini kullanmış olduğunu fark ettim!
Jack Archer: Demek katil solak he? Neyse, onu yakaladığımızda sağıyla solunu karıştıracağından adım gibi eminim <İsim>!

İncele: Bilinmeyen Erkek.
Jack Archer: Demek fotoğrafta kurbanın yanındaki adamın adı Alam Somalinggi'ymiş. 25 yaşında buralı bir balıkçı...
Jack Archer: Veri tabanından kurbanın kimliği de çıktı! Alam'ın kız kardeşi Riaja Somalinggi.
Jack Archer: İşte hiç sevmediğim kısım: Gidip Alam'a kardeşinin ölümünü haber vermeliyiz <İsim>.

Alam Somalinggi'ye kız kardeşinin ölümünü bildir.
Jack Archer: Bay Somalinggi, size bu haberi verdiğimiz için üzgünüz ama kardeşiniz Riaja cinayete kurban gitti.
Alam Somalinggi: Kardeşim öldü mü?!
Alam Somalinggi: Onu hayal kırıklığına uğrattım! Ebeveynlerimiz öldüğünden beridir onun her şeyiydim... Onu korumak benim görevimdi!
Jack Archer: Başına ne gelmiş olabileceğine dair bir fikriniz var mı?
Alam Somalinggi: Hayır. Ergenliğe girdikten sonra dengesizleşti. Bir ara aylarca ortadan kayboldu ve ve tek yapabildiğim şey geri gelmesini beklemekti!
Jack Archer: Riaja'nın o sırada nereye gitmiş olduğunu biliyor musunuz peki?
Alam Somalinggi: Hayır. Bana hiçbir şey anlatmadı. O yediği son naneden sonra bir daha hiç eskisi gibi olmadı!
Alam Somalinggi: Yine de ona çocukken verdiğim oyuncak maymunu her yere götürürdü... Kaybolduğunda bile yanındaydı! Riaja maymun ormanında oynamayı sevdiği için almıştım ona bunu.
Alam Somalinggi: Oyuncağı bulamadın, değil mi <Rütbe> <İsim>?
Jack Archer: Şey... Oyuncak maymun mu? Korkarım ki hayır. Ama bulmak için gözümüzü dört açacağız.
Alam Somalinggi: Sağ olasın <Rütbe> <İsim>. O oyuncağın manevi değeri var ve Riaja'ya ait, tutunabileceğim bir şey olsun diyorum.
(Alam Somalinggi ile konuştuktan sonra)
Jack Archer: Doğru dedin <İsim>. Alam'ın Riaja'nın sıra dışı tavırları hakkındaki konuşmasına bakarsak, belli ki kızın SOMBRA'ya katıldığından haberi yokmuş.
Jack Archer: İyi akıl ettin. Alam, Riaja'nın ormana gitmeyi sevdiğinden bahsetti Gidip bakalım, bakarsın şansımız yaver gider!

İncele: Maymun Köprüsü.
(Aramadan önce)
-Maymun ormanında...-
Jack Archer: Kurbana ait bir şey bulabilmek için gözünü dört açmalısın <İsim>...
Jack Archer: Lan! Bu maymun de nereden geldi böyle?!
Jack Archer: <İsim>, al şunu üstümden!
Jack Archer: Eşşoğlueşşek gözlüğümü çaldı! O gözlük olmadan kızlara yazamam ki! Onu geri almalıyız!
(Aramadan sonra)
Jack Archer: Aaha! Al bakalım seni hırsız maymun! Gözlüğümü geri alacağını biliyordum <İsim>.
Jack Archer: Baksana çaldığı tek şey bu değilmiş! Tuttuğu şu oyuncak maymuna ne demeli?
Jack Archer: Hey, doğru dedin! Kurbanın ağabeyi, Riaja'nın her yere oyuncak maymunuyla gittiğini söylemişti, bu kesin onundur!
Jack Archer: Oyuncağın üstünde bir tür toz var. Hadi bunu süpürelim!
Jack Archer: Bir de kırık deney tüpü mü buldun? Buraya nasıl geldi acaba... Kesin maymunlar kırmıştır! Bir örnek alabilir misin?

İncele: Kırık Deney Tüpü.
Jack Archer: Kırık deney tüpündeki o sıvıdan bir örnek aldın mı? Hadi tekneye dönüp bunu mikroskop altında inceleyelim.

İncele: Mavi Madde.
Jack Archer: Kırık deney tüpünden aldığın madde hakkında mikroskop raporu ne diyor <İsim>?
Jack Archer: Maddenin içinde sel... selenyum oksidiklorür ve ferrik hek... hekzasiyanoferat varmış. Dilim dolandı valla...
Lars Douglas: <İsim>, dikkatli ol! Tayland'dayken beni mavi yapan bileşim bu!
Jack Archer: Şu tanıştığımız profesör gibi mi? Hani kendini deneyleriyle maviye çeviren adam?
Lars Douglas: Evet. Profesör Metcalf! Bu civarlarda olmalı. Onunla arayı kapatmak için sabırsızlanıyorum!
Jack Archer: O biraz beklesin hacı. Profesör Metcalf ikinci kez bir SOMBRA üyesinin cinayetine bulaşıyor.
Jack Archer: Sence bu bir rastlantı olabilir mi <İsim>? Profesör Metcalf'la konuşmamız gerek!

Profesör Metcalf'a adada bulunma nedenini sor.
Jack Archer: İyi günler Profesör. Burada ne yaptığınızı sorabilir miyiz acaba? Endonezya bilimsel araştırma için pek uygun bir yer değil gibi sanki.
Marshall Metcalf: Aslında gayet de uygun bir yer <Rütbe> <İsim>! Maymun ormanı bana sonsuz bir denek kaynağı sunuyor.
Jack Archer: Maymunlar üzerinde deney yapmak için mi buraya geldiniz?! Buna hayvanlara zulüm derler!
Marshall Metcalf: Önce kendi üzerimde denemediğim bir şeyi onlar üzerinde denemem! Her neyse, benden ne istiyorsun <Rütbe> <İsim>?
Jack Archer: Riaja Somalinggi adlı bir kızı öldürülmüş olarak bulduk. Onu öldüreni...
Marshall Metcalf: Adını hiç duymadım. Her neyse, şimdi müsaadenle deneylerime dönmem gerek <Rütbe> <İsim>.

İncele: Oyuncak Maymun.
Jack Archer: Oyuncak maymundan süpürdüğün o toz bir notu gizliyormuş! "Dünyanın en harika küçük kardeşine" yazıyor.
Jack Archer: Bu da, bu oyuncağın kurbana çocukken ağabeyi tarafından verilen oyuncak olduğunu doğruluyor. Ağabeyi, kızın gittiği yere oyuncağını da götürdüğünü söylemişti de, bu ormana nasıl gelmiş peki?
Jack Archer: İyi fikir, bu sarı tozdan bir şeyler çıkabilir. Hadi bunu Lars'a götürelim!

Analiz et: Toz.
Lars Douglas: Selam <İsim>! Sana bir esprim...
Jack Archer: Usta, şakalarına bayılırım ama SOMBRA'nın izini yitirmek istemiyorsak bu cinayeti bir an önce çözmemiz gerekiyor!
Jack Archer: O yüzden <İsim> ile kurbanın oyuncak maymunundan topladığımız tozdan bahsetsen.
Lars Douglas: Yani maymun gözünü açtı diyorsun ha, <İsim>?
Lars Douglas: Tamam. Tamam. Bana gönderdiğin toz zencefil ve zerdeçal içeriyor...
Lars Douglas: Bu ikisi genellikle yerel bir bitkisel ilaç olan jamu yapımında kullanılır!
Lars Douglas: Endonezya'nın genelinde mallarını sepetlerinde taşıyan seyyar jamu satıcılarını görebilirsiniz!
Lars Douglas: Sen sormadan söyleyeyim <İsim>, Angela kurbanın cesedinde jamu izine rastlamadığını söyledi ki bu şeyin vücuttan atılması günler sürer!
Jack Archer: Demek jamu kurbandan gelmemiş... Cesedi plajda, oyuncağı ise ormanda bulmamızdan bahsetmiyorum bile! Bu bize neyi gösteriyor?
Jack Archer: Doğru dedin <İsim>! Kurban öldükten sonra oyuncağa dokunabilecek tek kişi var, o da katil!
Jack Archer: Yani katil, bitkisel jamu ilacı içiyor! Eh, artık kuvvetli bir hapis cezası doktorun emri <İsim>!

İncele: Kamera.
Jack Archer: Kameranın kilidini açtın mı <İsim>? Oynata basıp içinde ne olduğuna bakalım!

-Kaydın başı...-
Paul Irwin: Selam millet! Ben Paul Irwin. Bu çekimi Endonezya'da gerçekleştiriyorum ve birazdan olağanüstü bir şey göreceğiz.
Paul Irwin: Paul Irwin: Elimde tuttuğum şey bir timsah yumurtası var ve sanırım neredeyse çatlamak üzere.
Paul Irwin: Tuzlu su timsahları tek seferde 60'a kadar yumurta bırakır ve yavruların çıkması yaklaşık üç ayı...
Paul Irwin: Vay canına! Şu ufaklığa bakın hele!
Paul Irwin: Doğanın işleyişine tanık olmak ne büyük ayrıcalık! Bir dahaki sefere görüşmek üzere millet!

-Kaydın sonu...-
Jack Archer: Peeki... Adamın her yanından merak akıyor. Da, bu tam olarak soruşturmada ne işimize yarayacak <İsim>?
Jack Archer: Hee, anladım ne demek istediğini! Cinayet mahallinde çekim yapıyordu... O yüzden bir şeyler görmüş olmalı! Hadi şu Paul'la konuşalım!

Paul Irwin'e cinayetle ilgili bir şey bilip bilmediğini sor.
Jack Archer: Affedersiniz Bay Irwin, plajda bulduğumuz bu kamera size ait olabilir mi acaba?
Paul Irwin: Abov! Sağ ol <Rütbe> <İsim> Böyle bomba bir görüntüyü kaybetseydim fena yazık olurdu.
Paul Irwin: Son belgeselimi burada çekiyorum. Adı "Tatlı Timsahlar: Dünyanın En Yanlış Anlaşılan Canlıları". Şey, acaba siz...
Jack Archer: Böldüğüm için mazur görün Bay Irwin, fakat <Rütbe> <İsim> bu kızın cinayetini soruşturuyor ve cinayetin işlendiği yer, çekim yaptığınız yere epey yakın.
Paul Irwin: Cinayet mi?!
Paul Irwin: Korkarım ki bir şey görmedim <Rütbe> <İsim>. Eğer bir timsah tarafından öldürülmüşse size yardımcı olamam.

Daha sonra tekrar teknede...
Jack Archer: Bu sefer SOMBRA'nın ensesindeyiz <İsim>! Ne de olsa kurban, örgütlerinin bizzat üyesi!
Jack Archer: Kurbanın ağabeyinin bir şey bilmediği gün gibi ortada. Gerçi kardeşinin beyninin bir suç örgütü tarafından yıkanacağı kimin aklına gelir ki?!
Jack Archer: Profesör Metcalf da burada ve maymunlar üzerinde ne idüğü belirsiz deneyler yapmaya hazırlanıyor!
Jack Archer: Bu arada deney demişken, SOMBRA'nın tam olarak nasıl bir dümen çevirdiğini hala bilmiyoruz!
Elliot Clayton: <İsim>, bir ipucu yakaladım!
Jack Archer: Elliot! Amirin ara verme konusunda ne dediğini...
Elliot Clayton: Ama bu önemli! X'ten yeni bir tüyo aldık!
Elliot Clayton: Adada bir SOMBRA kampı var ve X bana koordinatları verdi!

2. Bölüm

Jack Archer: Bu sefer SOMBRA'nın ensesindeyiz <İsim>! Ne de olsa kurban, örgütlerinin bizzat üyesi!
Jack Archer: Ama SOMBRA'nın deneyleri hakkında halen bir şey...
Elliot Clayton: <İsim>, bir ipucu yakaladım!
Elliot Clayton: X yeni bir mesaj yollamış! "<Rütbe> <İsim>, çok oyalanıyorsun. SOMBRA terk edilmiş bir köyde kamp kurdu. Gerisini orada öğreneceksin" demiş.
Jack Archer: Halen bu X'e körü körüne güvenmememiz gerektiğini düşünüyorum ama galiba haklısın <İsim>, bu kampı yoklamalıyız. Koordinatları ver de gidelim Elliot!

İncele: Gizli Kamp.
Jack Archer: Bu köy hakikaten de terk edilmiş... İn cin çift kale maç yapıyor bildiğin!
Jack Archer: Şu tıbbi tehçizata da bak! SOMBRA bu çocukların üstünde ne tür deneyler yapıyor?!
Jack Archer: Aldığın şu kağıt altlığındakiler de ne <İsim>? Garip lekeli şeyler mi?
Jack Archer: Ah, bu bir mürekkep lekesi testi! Psikologlar bunları hastanın kişiliğini değerlendirmek için kulllanır... Bu test de kurbana uygulanmış! Yazının kalanını ortaya çıkarsak iyi olur!
Jack Archer: Bir de ne aldım dedin <İsim>... Ahşap tavşan mı? Bunun ne işimize yarayacağını çakamadım ama o asma kilidi açacağım diyorsan buyur!
Jack Archer: İşte BU daha somut bir şey! Kurbanın sırt çantasını bulmuşsun! Hadi hemen içini arayalım!
Jack Archer: SOMBRA'nın kampını bulmak büyük bir atılım oldu <İsim> ama bu cinayeti kapatmadan kampın tamamını keşfetmeye vaktimiz yok. Hadi gari!

İncele: Sırt Çantası.
Jack Archer: Riaja'nın çantasındaki tek kişisel eşya bu yüzükmüş!
Jack Archer: Yetenekleri sorguladığımı falan sanma <İsim> de, bu tam olarak nasıl...
Mbah Tirta: Hoş geldiniz turist dostlarım! Ben Mbah Tirta, buranın dukunuyum. Gördüğüm üzere yüzüklerimden birini almışsınız! Sevdiniz mi? Sizin için bir tane daha kutsayabilirim!
Jack Archer: Lan, siz de nereden çıktınız?!
Jack Archer: <Rütbe> <İsim> sizinle biraz konuşacak bayım!

Mbah Tirta'ya SOMBRA kampında ne yaptığını sor.
Jack Archer: Kampta ne yapıyordunuz Bay... aaa... Tirta?
Mbah Tirta: Yakınlarda yaşıyorum. Bu köy yıllardır terk edilmişti, bu yüzden bu kampın birden ortaya çıkmasına şaşırdım.
Jack Archer: Peki... O zaman bu yüzük Riaja Somalinggi'nin çantasına nasıl girdi?
Mbah Tirta: Onun için kutsamış olmalıyım. Tabii beni ziyaret eden herkesi aklımda tutamam ya... Sayısız yüzük kutsamışlığım var.
Mbah Tirta: Bir tane istemediğine emin misin, genç adam? İlişkinde sıkıntılar yaşadığını hissediyorum.
Jack Archer: Aslına bakarsanız evet! Kız arkadaşım Asal son zamanlarda...
Jack Archer: Yani <Rütbe> <İsim> dedi ya işte, bir cinayeti soruşturuyoruz!
Mbah Tirta: Şu Riaja denen kız öldürülmüş mü? Ne yazık...
Mbah Tirta: Neyse, hizmetlerime geri dönecek olursak, iyi şans yüzüğüne ne dersin <Rütbe> <İsim>? Soruşturmanda işe yarayabilir!
Jack Archer: Gerek yok, sağ olun. Ama buralarda olun, <Rütbe> <İsim> ile size başka sorularımız da olacak.

İncele: Mürekkep Lekesi Testi.
Jack Archer: Baksana <İsim>, mürekkep lekesi testindeki açıklamada ne demiş: "Denek, suratında kan olan bir ayı görüyor. Bundan, deneğin psikolojik dengesizlik emareleri gösterdiğini çıkarıyorum."
Jack Archer: Ayı mı?! Bunda bariz yumruklaşan iki cüce var!
Marina Romanova: Oidipus kompleksin sandığımdan daha da derin çıktı Jack.
Jack Archer: Aaay! Marina, burada ne işin var?!
Marina Romanova: Elliot bana kamptan bahsedince ben de kendim bir göreyim dedim. Burada olduğuma göre işine yarayabileceğimi düşünüyorum <İsim>.
Marina Romanova: Bu mürekkep lekesi testine bakarsak SOMBRA, yeni üyelerini değerlendirmek için Maya Salim adlı bir psikologla çalışıyor...
Marina Romanova: Senin için de sakıncası olmazsa onu sorgulamak istiyorum <İsim>. Bu Maya'nın SOMBRA için neler yaptığına dair yanıtlaması gereken çok soru var!

Maya Salim'i kurbanın mürekkep lekesi testi hakkında sorgula.
(Konuşmadan önce)
Marina Romanova: Bakalım şu Maya Salim, SOMBRA adına tam olarak ne yapıyorumuş <İsim>!
(Konuşma sırasında)
Marina Romanova: Merhabalar Bayan Salim. Size bulduğumuz şu mürekkep lekesi testi hakkında bir sorum olacaktı. Ben de psikoloğum ve Riaja'nın durumu ve "psikolojik dengesizlik emareleri" konusunda konuşmak isterim.
Maya Salim: Ah evet. Zavallı kızcağız oldukça rahatsızdı... Korkunç hezeyanlar görüyordu!
Maya Salim: Değerlendirmem sırasında ona verdiğim jamuyu "zehirli" olabilir düşüncesiyle reddetti ve sol elimle yazıyorum diye bana güvenmediğini söyledi!
Marina Romanova: Belki de kimseye güvenmemekte haklıydı... Çünkü öldürüldü!
Maya Salim: Öldürüldü mü?! Ne berbat! Sonunun kötü olmasından korkuyordum...
Marina Romanova: Sizin gibi SOMBRA'ya çalışan biri için cinayet kaçınılmaz olmalı. Ne kadar süredir onlara çalışıyorsunuz?
Maya Salim: SOMBRA mı? Neyden bahsettiğinize dair en ufak fikrim yok. Kurbanı değerlendirmek için özel olarak çağırıldım. Müşteri kimliğini belirtmedi!
Marina Romanova: Kimin istediğini bilmeden psikolojik değerlendirme yapacağınıza inanmıyorum Bayan Salim. Buralarda olun, <Rütbe> <İsim> sizinle tekrar konuşmak isteyebilir.
(Konuşmadan sonra)
Marina Romanova: Bazı psikologların bu kadar ahlaktan yoksun olmaları midemi bulandırıyor <İsim>!
Marina Romanova: Ayrıca Bayan Salim, işine gelmediğinden Riaja'nın değişken tavırlarının, muhtemelen SOMBRA'nın bu gençlere yaptıklarından kaynaklandığından bahsetme gereği duymadı bile!
Marina Romanova: Bu meselenin köküne inmen çok mühim <İsim>. Jack'i alıp soruşturmaya devam et!

İncele: Ahşap Tavşan.
Jack Archer: Nasıl la... O şey kan mı <İsim>? İyi de tahtaya nasıl bulaşmış?!
Jack Archer: Ayrıca bu tahtanın neyin nesi olduğunu halen çıkaramadım... Doğru dedin, iyisi mi bunu Lars'a gönderelim!

Analiz et: Kanlı Tahta.
Jack Archer: Hacı, <İsim> ile sana gönderidiğimiz tahta tavşanın üstündeki kanın sahibini bulabildin mi?
Lars Douglas: Herhalde. Kan kurbanınmış!
Jack Archer: Harika! O zaman katil bu şeye... Artık her neyse işte dokunmuş olmalı.
Armand Dupont: Bu "şey" bir Congklak tahtası! Congklak Endonezya'da ünlü bir masa oyunudur. Genellikle bir hayvan şeklinde olur ve deniz kabuklarıyla oynanır.
Armand Dupont: Hatta Congklak, Endonezya dilinde deniz kabuğu demek! Oyunun amacı, rakibinden daha fazla kabuk toplamak. Sizinle bu oyunda kapışmaktan memnuniyet duyarım mes amis!
Jack Archer: Sanjay'den iste Dupont. <İsim>'in çözmesi gereken bir vaka var...
Jack Archer: Artık katilin Congklak oynadığını bildiğimize göre, ona bir adım daha yaklaştık demektir! Bakalım katil efendi, kedi fare oyununda ne kadar iyiymiş <İsim>!
(Analiz sonrası)
Jack Archer: <İsim>, bir SOMBRA üyesinin cinayet soruşturmasının karışık olacağını tahmin etmiştim de, kafam bu sefer hiç olmadığı kadar çorba oldu!
Jack Archer: Bu işi ne kadar hızlı kapatırsak o kadar iyi. Sonra da şu SOMBRA kampını adam akıllı ararız!
Jack Archer: Doğru dedin, Riaja'nın ölmeden önce son yaptıklarını öğrenmeliyiz ve gitmeyi sevdiği yerlerden birinin de orman olduğunu biliyoruz.
Jack Archer: Ama bu kez üzerimde bir maymun görürsen haber et, olur mu <İsim>? O zaman haydi ormana geri dönelim!

İncele: Yaşlı Ağaç.
Jack Archer: Acele edelim <İsim>. Bir eşyamı daha bu maymunlara kaptırmak istemiyorum!
Jack Archer: Kırık parçalar mı buldun? Beni şaşırttın valla! Hadi yapıştıralım!
Jack Archer: Şu şapkaya baksana... Her yeri kan içinde! Örnek alma işi sende <İsim>!

İncele: Kırık Parçalar.
Jack Archer: Aa, o kırık parçalar bir el izi kalıbıymış. Çocukken biz de yapardık!
Jack Archer: Baksana, el izleri Riaja ile ağabeyi Alam'a ait! Riaja o zaman henüz beş yaşındaymış...
Jack Archer: Böylesine değerli bir çocukluk anısı nasıl kırılmış olabilir acaba <İsim>... İyisi mi Alam'a soralım!

Kil kalıbı Alam Somalinggi'ye geri ver.
Jack Archer: Alam, kardeşin ile yaptığın bu el izi kalıbı nasıl kırıldı?
Alam Somalinggi: Ah... Demek onu buldun <Rütbe> <İsim>.
Alam Somalinggi: Riaja ile onu yaptığımız günü hatırlıyorum. Solağım diye bana takılıyordu...
Alam Somalinggi: Hey neyse, bu dediğim o değişmeden önceydi.
Jack Archer: Bundan daha önce de bahsetmiştin, de tam olarak değişen neydi?
Alam Somalinggi: Bana yardım etmeyi tamamen bıraktı! Bütün günümü eve balık getirmek için avlanarak geçiriyordum ve ene döndüğümde hiçbir şey yapmamış oluyordu!
Alam Somalinggi: Satabilmesi için ona jamu yapımını öğretmeyi teklif ettim ama pek ilgilenmedi.
Alam Somalinggi: Hatta arkadaşlığı bile kesti. Ne zaman Congklak oynayalım desem, gülüp bunun bir çocuk oyunu olduğunu söylüyordu!
Alam Somalinggi: Sırf onunla ilgilenebileyim diye büyük şehre gitme fırsatını teptim ve bana ettiği teşekküre bakın!
Alam Somalinggi: En sonunda tepem attı ve ona kendisine bakacak bir koca bulmasını söyledim... Kalıbı da o sırada kırdım!
Jack Archer: İçinde epey öfke birikmiş. Ayrıca <Rütbe> <İsim>, sırf taşınabilmek için Riaja'yı öldürdüğünü ortaya çıkarırsa, evim diyebileceğin tek yer mapushane olur!

İncele: Kanlı Şapka.
Jack Archer: Şapkadaki kandan bir örnek aldın mı <İsim>? Ee, ikimiz de yapılacak şeyi biliyoruz... Bunu Lars'a yollamak!

Analiz et: Kan.
Jack Archer: Usta, <İsim> ile şapkadan topladığımız kanın kime ait olduğunu buldun mu?
Lars Douglas: Hayır bulamadım...
Lars Douglas: Ama asistanım buldu!
Sanjay Korrapati: Selam <İsim>! Lars bana DNA'yı öğretiyordu da! Açılımını biliyor muydun?
Jack Archer: Şey... Bildiğimi söyleyemem.
Sanjay Korrapati: Açılımı de... deoks... deoksiri... bonükleik asit! Bize gönderdiğin örnekte iki DNA grubu vardı!
Sanjay Korrapati: Kan Bay Irwin'inmiş. Ama ayrıca ter izlerine de rastladık...
Sanjay Korrapati: O da kurbana ait çıktı!
Jack Archer: O zaman şapka Riaja'nın olmalı! İyi de Paul'un kanı oraya nasıl geçti <İsim>?
Jack Archer: Bence de. Bunu bize açıklayabilecek tek bir kişi var... Hadi Paul ile konuşalım!

Paul Irwin'e kanının şapkada ne işi olduğunu sor.
Jack Archer: Bay Irwin, <Rütbe> <İsim> ile merak ediyorduk da acaba kanınız kurbanın şapkasına nasıl...
Paul Irwin: Hey, ben de mağdurum burada <Rütbe> <İsim>! Clive'in görüntülerini çekiyordum...
Jack Archer: Clive... Timsaha isim mi taktınız?! Yani, devam edin lütfen...
Paul Irwin: Dediğim gibi, çekim yapmakla meşgulken o kız gelip bana çarptı! Sonra bir gaza geldi, çekim yapmamı bırakmam için çemkiriyor, beni bir tür ajan olmakla suçluyordu!
Paul Irwin: Neyden bahsettiğini anlamamıştım! Clive'i ürkütmemesi için sesini azaltmasını söyiedim...
Paul Irwin: Ama sonra da pis bir sağ kroşeyle beni yere serdi!
Paul Irwin: O günden beri iyileşmek için her gün jamu içmek zorunda kaldım...
Jack Archer: İyi bakalım, <Rütbe> <İsim> Riaja'yı intikam almak için öldürdüğünüzü ortaya çıkarırsa, yargıcın vereceği karar uzun bir hapis cezası olur, ona göre!

Daha sonra, tekrar teknede...
Jack Archer: Durumu özetleyelim <İsim>. Elimizde ölü bir SOMBRA üyesi ve SOMBRA'nın ne idüğü belirsiz deneyler yaptığı ürkütücü bir kamp var.
Jack Archer: Bu ikisi birbiriyle bağlantılı olabilir mi <İsim>? Yani, SOMBRA Riaja'ya o kampta kim bilir neler yaptı!
Jack Archer: Prikolojik testlerden geçtiğini biliyoruz. Ama psikolog Maya Salim, müşterinin kim olduğuna dair bir fikri olmadığını öne sürdü.
Jack Archer: Maya'da, Paul'da Riaja'da ters bir şeyler olduğunu söyledi. Belki de yaşadığı sorun her neyse, SOMBRA'nın deneylerinden ötürü olabilir!
Jack Archer: Riaja'nın muhtemelen SOMBRA'dan çektikleri yetmiyormuş gibi, üstüne bir de ağabeyi ondan kurtulmaya çalışıyormuş!
Jack Archer: Yani iki arada bir derede kalmış...
Elliot Clayton: <İsim>, uydudan SOMBRA kampını gözetliyordum da...
Elliot Clayton: ...Görünüşe bakılırsa toparlanıyorlar!
Jack Archer: SOMBRA kampı terk mi ediyor?!

3. Bölüm

Jack Archer: Durumu özetleyelim <İsim>. Elimizde X'in bizi yönlendirdiği kampta deneylere maruz kalmış olma olasılığı olan ölü bir SOMBRA üyesi var.
Jack Archer: Riaja'nın muhtemelen SOMBRA'dan çektikleri bir yana...
Elliot Clayton: <İsim>, uydudan SOMBRA kampını gözetliyordum da...
Elliot Clayton: ...Görünüşe bakılırsa toparlanıyorlar!
Jack Archer: SOMBRA gidiyor mu?! Çabuk <İsim>, herifler kanıtları yok etmeden o kampa geri dönmeliyiz!

İncele: SOMBRA Çadırı.
Jack Archer: Geç kaldık <İsim>! Kimse yok!
Jack Archer: Ama yüzündeki sırıtışa bakılırsa SOMBRA biz gelene kadar her şeyi temizlemeyememiş. Neler buldun?
Jack Archer: Kilitli bir ses kaydedici mi? Şifresini kırsan iyi olur!
Jack Archer: Bir adet kimya seti mi? İyi hoş ama içi boş!
Jack Archer: Haa, kimya setinden parmak izimi alacaksın? İyi düşündün <İsim>!
Jack Archer: Görünüşe bakılırsa bu kasanın içinde silah olabilir. Hemen içine göz atsak iyi olur!

İncele: Kimya Seti.
Jack Archer: Kimya setindeki parmak izlerini açığa çıkardın <İsim>! Sahibi her kimse SOMBRA'dan biri olmalı! Hadi hemen veri tabanında bir eşleşme arayalım!

İncele: Parmak İzleri.
Jack Archer: Kimya setindeki parmak izleri Profesör Metcalf'a mı aitmiş?!
Jack Archer: Kampta olduğundan bahsetmeyi nasıl da unutuvermiş...
Jack Archer: Tabii SOMBRA'ya çalıştığını da!
Jack Archer: Profesör Metcalf'ı buradaki asıl işi konusunda sıkıştırmalıyız!

Profesör Metcalf'ı SOMBRA'yla olan bağları konusunda sorgula.
Marshall Metcalf: Ah, <Rütbe> <İsim>. Beni tam da... şey... ııı... Congklak oynamaya giderken yakaladın!
Jack Archer: Çenenizi yormayın Profesör. Kaçıyordunuz çünkü peşinizde olduğumuzu biliyordunuz! <Rütbe> <İsim> kimya setinizi SOMBRA kampında buldu!
Jack Archer: Ne zamandan beridir onlara çalışıyordunuz? Bu gençleri ne tür deneylerden geçiriyorsunuz?
Marshall Metcalf: Gençler mi? Neyden bahsettiğini bilmiyorum <Rütbe> <İsim>. Dedim ya, buraya maymunlar üzerinde deney yapmak için geldim!
Marshall Metcalf: Ben... şey... Onları jamuyla beslemenin jamunun bana sağladığı faydaları onlara da sağlayıp sağlamadığını tespit etmeye çalışıyordum! Son sınıf bir araştırma!
Jack Archer: Peki, sırlarınızı gizleyin bakalım! Ama <Rütbe> <İsim>, Riaja'yı öldürmek işin içinde olsun olmasın, TAM olarak neyin peşinde olduğunuzu öğrenmeden rahat durmayacak!

İncele: Silah Kasası.
Jack Archer: Yuh! Kasada bulduğun hançer kanla kaplı <İsim>!
Jack Archer: Bu günümüz silahlarının arasında eski moda bir bıçağın ne işi olur ki? Üzerindeki kanın kime ait olduğunu bulması için bunu hemen Lars'a götürelim!

Analiz et: Kanlı Hançer.
Jack Archer: Usta, <İsim> ile SOMBRA kampında bulduğumuz kanlı hançer hakkında neler söyleyebilirsin?
Lars Douglas: Kan kurbanınmış!
Jack Archer: İyi de Riaja zıpkınla öldürüldü! Kanı bu hançere nasıl bulaşmış olabilir ki?
Lars Douglas: İşte tam da bu noktada Jonah devreye girer <İsim>!
Jack Archer: Harika. Ben de onun Marina'yla aşk yaşamakla meşgul falan olduğunu düşünecektim ki...
Jonah Karam: Kıskançlığını bu kadar belli etme bari kardeş. Her neyse <İsim>, bu hançer kris diye bilinir ve geleneksel bir Endonezya silahıdır.
Jonah Karam: Genellikle Cava kültürüyle ilişkilendirilir ve ağız kısmı, demirle nikelli demir bileşiminden yapılır.
Jack Archer: Hacı, ansiklopedi falan mı yuttun sen yahu? İçine Dupont kaçmış gibi!
Jonah Karam: Eee, Marina'yı etkilemek için baklavadan fazlası gerekiyor. Her neyse, kris, silah olmasının yanı sıra ayrıca büyülü güçlere sahip olduğu düşünülen ruhani bir nesne!
Jack Archer: Büyülü güçler demek? Sanırım şu şamanla tekrar konuşmanın vakti geldi <İsim>!

Mbah Tirta'yı kris hakkında sorgula.
Jack Archer: Mbah Tirta, bize kurbanın kanının bu krise nasıl bulaştığını açıklasan iyi olur!
Mbah Tirta: Onu bulmamanızı umuyordum...
Mbah Tirta: Peki. Kızın üstünde şeytan çıkarma ayini uyguladım. Başka seçeneğim yoktu; kızı cin çarpmıştı!
Jack Archer: NE yaptım dedin?!
Mbah Tirta: Bir süredir o kampı gözlüyordum. Orada sıra dışı bir şeyler oluyordu. Kız çok hızlıydı... Tıpkı şeytan gibi!
Mbah Tirta: Ayrıca son derece kuşkulu davranırdı... Ama onu günlerini Congklak oynarayak geçiren yaşlı, kaçık bir dukun olduğuma ikna ederek güvenini kazandım...
Mbah Tirta: İşte tam o zaman vurdum!
Mbah Tirta: Ama ayin işe yaramadı! Sarı gözlerinde şeytanı hala görebiliyordum!
Jack Archer: Sıyırmışsın sen! Eğer <Rütbe> <İsim>, "şeytanı" Riaja'yı öldürerek def ettiğini öğrenirse, duruşma salonunda tüm gözler senin üzerinde olur!
(Mbah Tirta ile konuştuktan sonra)
Jack Archer: Bu ne demek şimdi <İsim>? Mbah Tirta kurbandan şeytan mı çıkarmış yani?
Jack Archer: Evet, Riaja'nın "şeytan gibi hızlı" olduğunu söyledi ama bana sorarsan tam bir deli saçması!
Jack Archer: Nasıl, bunun SOMBRA'nın yaptığı deneylerle ilgili olabileceğini mi düşünüyorsun?
Jack Archer: <İsim>, açıkçası bu cinayeti çözdükten sonra SOMBRA'nın bu gençlere tam olarak ne yaptığını öğrenmemiz gerekiyor!

İncele: Ses Kayıt Cihazı.
Jack Archer: Kaybedecek tek saniyemiz yok <İsim>! Hadi oynat'a basıp kaydı dinleyelim!
Jack Archer: "Ben Maya Salim, 3776 numaralı denek Riaja Somalinggi hakkında rapor veriyorum."
Jack Archer: "Denek, bilişsel yeniden eğitime hala direnç sergiliyor."
Jack Archer: "İtaat eksikliğinin örgüt için gelecekte sorun yaratabileceği önerimi lütfen dikkate alın. Sorunun düzeltilmesi için ne gerekirse yapılmasını tavsiye ederim."
Jack Archer: <İsim>, bu rapor daha önce karşılaştığımız şu psikolog tarafından kaydedilmiş!
Jack Archer: Bilişsel yeniden eğitim... Bu terim feci biçimde beyin yıkamayı anımsatıyor! Ayrıca "örgüt" dedi... SOMBRA'dan bahsediyor olma ihtimali sence yüzde kaçtır?
Jack Archer: Bir de değerlendirmeyi kimin istediğini bilmiyordu güya! Bayan Salim'i derhal sorgulamalıyız!

Maya Salim'i SOMBRA'ya çalışması konusunda sıkıştır.
Jack Archer: Oyun bitti Bayan Salim. <Rütbe> <İsim> kampta ses kayıt cihazınızı buldu. SOMBRA'ya çalıştığınıza dair kanıtımız var!
Maya Salim: Bir şeyi unuttuğumu biliyordum...
Jack Archer: Riaja'yı beyin yıkamaya yanıt vermediği için mi öldürdün?
Maya Salim: Komik olma <Rütbe> <İsim>. Ben psikoloğum, katil değil! Sadece işimi yaparım ve hiçbir şeyi sorgulamam!
Jack Archer: Peki SOMBRA adına yaptığın bu "iş" tam olarak ne peki?
Maya Salim: Örgütteki görevim kamptan geçen gençleri değerlendirmek ve bulgularımı rapor etmekten ibaret.
Maya Salim: Onları değerlendirmek için genellikle bir mürekkep testi yapmak ya da rekabetçiliklerini ölçmek için Congklak oynamak yeterli oluyor!
Maya Salim: Gençlerde bir sorun olduğundan şüphelendiğimde onlara yardım etmeye çalışıyorum! Onlara zarar vermiyorum <Rütbe> <İsim>!
Jack Archer: Sırf SOMBRA ile ilişkin var diye seni tutuklayamadığımız için şanslısın, ama <Rütbe> <İsim> Riaja'yı öldürüğüne dair kanıt bulursa, işte o zaman sorunun alasını yaşarsın!

Tekrar teknede...
Jack Archer: Kaybedecen vaktimiz yok <İsim>. Bu vakayı çözmeliyiz!
Jack Archer: Maya ile Profesör Metcalf'ın SOMBRA'ya çalıştıkları ortada, ama onları tutuklamak için işledikleri suça dair kanıtımız yok!
Jack Archer: Doğru dedin <İsim>! Profesör Metcalf saatini sağ koluna takıyor, yani solak olmalı! Bu da aleyhine başka bir delil demek.
Jack Archer: Bu cinayeti çözmek için yapabileceğimiz tek bir şey var <İsim>. Cinayet mahalline geri dönmeliyiz!

İncele: Demirlenmiş Tekne.
Jack Archer: Hey, bu bir zıpkın mı <İsim>? Ama ucundaki zıpkın kısmı yok! Bu da demek oluyor ki...
Jack Archer: Cinayet silahının kalanını buldun!
Jack Archer: Doğru dedin! Zıpkına yakından bakmamız gerek!
Jack Archer: Katilin o balık ağına bir şey saklamış olabileceğini mi düşünüyorsun? Eh, önsezilerin çalıştımı durmayacağını biliyorum <İsim>. Hadi için arayalım!

İncele: Zıpkın.
Jack Archer: Zıpkındaki o ipliklerden örnek aldın mı <İsim>? O zaman fazla vakit kaybetmeden bunları Lars'a gönderelim!

Analiz et: İplikler.
Jack Archer: Hacı, zıpkından aldığımız ipliklerden ne çıkardın hemen söyle!
Lars Douglas: Açıkçası...
Jack Archer: Usta, o giydiğin şey ne?!
Lars Douglas: Batik! Bu, batik rezerve boyama tekniği ile yapılmış bir Endonezya baskısı.
Lars Douglas: Ustalar canting adlı bir aletle kumaşa benekler veya çizgiler halinde bal mumu uygular ve bu bal mumu da kumaşa uygulanan boyaya direnç göstererek ilginç bir desen yaratır!
Jack Archer: Peki... Yaptığın işlerin her zaman bir anlamı olduğunu biliyorum, yani bize zıpkından aldığımız ipliklerin batik baskılı bir kumaştan geldiğini mi söylüyorsun?
Lars Douglas: Aynen öyle söylüyorum! Katil, kırmızı batik baskılı bir kıyafet giyiyor <İsim>!
Jack Archer: Eh, katil yakında kırmızı batik baskısını turuncu tulumla değiştirmek zorunda kalacak <İsim>!

İncele: Balık Ağı.
Jack Archer: Balık ağının içinden bir adet künye mi çıktı <İsim>? Buraya nasıl gelmiş olabilir ki?
Jack Archer: Üzerindeki kazınmış yazıda diyor ki, "Riaja Somalinggi, Denek No. 3776"!
Jack Archer: Demek bu SOMBRA'nın kimlik bilekliğiymiş!
Jack Archer: Katil, Riaja'nın SOMBRA üyesi olduğunu anlamayalım diye cinayetten sonra bunu saklamaya çalışmış olmalı, ama seni atlatamadı <İsim>! Bu künyeyi hemen Lars'a gönderelim!

Analiz et: Bileklik.
Jack Archer: Usta, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Kurbanın künyesinde ne buldun?
Lars Douglas: Sanjay ve ben anlatmak için ölüyoruz...
Sanjay Korrapati: Daha fazla DNA bulduk <İsim>! Lars onu mikroskopa yerleştirmeme izin verdi! Süperdi!
Lars Douglas: Peki DNA'dan ne çıkardık Sanjay?
Sanjay Korrapati: Açıkçası elimizde sadece kısmi DNA örneği vardı...
Sanjay Korrapati: Ama sahibi her kimse kahverengi gözlü!
Jack Archer: Ha! Katil kanıttan kurtulduğunu sandı ama mal durumuna düşen kendi oldu... Çünkü artık kahverengi gözlü olduğunu biliyoruz! Onu parmaklıklar ardına gönderebiliriz <İsim>!

Jack Archer: İşte bu <İsim>. Riaja Somalinggi'nin katilini tutuklamaya yetecek tüm delillere sahibiz! Kelepçelerini hazır et de gidelim!

Katili Tutukla.
Jack Archer: Bayan Salim, <Rütbe> <İsim> seni Riaja Somalinggi cinayetinden tutukluyor. SOMBRA'nın beyin yıkamaya direnen çocuklara yaptığı şey bu mu? Onları sırtından vurmak mı?
Maya Salim: Sana daha önce de söyledim <Rütbe> <İsim>! Ben bir psikoloğum. İşim yeni üyeleri değerlendirmek, onları öldürmek değil!
Jack Archer: Peki nasıl oldu da jamunu Riaja'nın oyuncak maymununda bulduk? Oyuncağı senden kaçtığı sırada ormanda mı düşürdü? İzini bu şekilde mi buldun?
Maya Salim: Jamunun sağlık yönünden faydaları Endonezya'da evrensel olarak bilinir... Herkesin içtiği bir şey!
Jack Archer: Kısa kes! Riaja'yı vurmakta kullandığın zıpkına kırmızı batik baskılı şalının izleri takılmış.
Maya Salim: Batik Endonezya'da geleneksel bir giysidir, üç beş iplik hiçbir şeyi kanıtlamaz!
Jack Archer: Pes et Maya! Riaja'nın, cinayetten sonra sakladığın künyesini bulduk... Üzerinde DNA'n vardı!
Maya Salim: .....
Maya Salim: Tamam, ben yaptım... Riaja'yı ben öldürdüm! Ama onu öldürmek istememiştim!
Maya Salim: Uygulamamız gereken talimatlar var <Rütbe> <İsim>. Proramın sonraki aşamasını tamamlamadan kimse kamptan ayrılamaz.
Maya Salim: Bilişsel yeniden eğitim sayesinde de şu ana kadar deneyen olmamıştı...
Maya Salim: Bu yüzden Riaja kaçma girişiminde bulununca... Ne yapacağımı bilemedim! Onu ormana kadar kovaladım ama durmak bilmedi!
Maya Salim: Plaja kadar geldik ve zıpkını görünce... Panikledim! Onu vurdum!
Maya Salim: Niyetim onu öldürmek değildi <Rütbe> <İsim>! Sadece kaçmasına mani olmak istemiştim!
Maya Salim: Aslında sonraki aşama programına hiç geçirilmemeliydi! Bilişsel yeniden eğitimin tam olarak tamamlanmadığı açıktı!
Jack Archer: Sırf şeytani bir örgütten kaçmaya çalıştı diye gencecik bir kızı arkasından vurdun!
Jack Archer: Yargıcın sana merhamet göstermesini istiyorsan, SOMBRA hakkında tüm bildiklerini toparlasan iyi edersin, çünkü Riaja Somalinggi'yi öldürmekten tutuklusun!

Nigel Adaku: Maya Salim, küresel bir suç örgütü adına Riaja Somalinggi'yi öldürmekle suçlanıyorsun. Savunman nedir?
Maya Salim: Suçluyum Hakim Bey. Ama niyetim Riaja'yı öldürmek değildi! Sadece kaçmasını önlemek istemiştim!
Nigel Adaku: Birisinin kaçmasını önlemek için, onu sırtından zıpkınla vurmaktan başka yollar da vardır Bayan Salim.
Nigel Adaku: Lakin her ne kadar hoşuma gitmese de, SOMBRA'nın bu gençler üzerinde yaptığı deneyler hakkında bilgi sağlarsan, vereceğim cezada indirime gitmeye hazırım.
Maya Salim: Aptal değilim Hakim Bey. Konuştuğum anda bitirirler beni. Onun yerine hapis yatmayı tercih ederim!
Nigel Adaku: Bu durumda Uluslararası Mahkeme seni 30 yıl hapisle cezalandırıyor!
Maya Salim: Ben olsam da olmasam da, SOMBRA asla durdurulamayacak <Rütbe> <İsim>!

Şef Ripley: Bir SOMBRA mensubunu daha parmaklıklar ardına tıktığın için tebrikler <İsim>.
Şef Ripley: Lakin asıl iş şimdi başlıyor. SOMBRA'nın beyni yıkanan çaylaklar üzerinde deneyler yaptığını kesin olarak biliyoruz.
Şef Ripley: Keşfettiğin kampın görünüşüne ve Progfesör Metcalf'ın burada bulunmasına bakarsak, deneylerin tıbbi olduğu neredeyse kesin.
Şef Ripley: Asıl öğrenmemiz gereken şey ise SOMBRA'nın bu deneylerle neyi elde etmeye çalıştığı!
Şef Ripley: Seni çetin bir iş bekliyor <İsim>, ama bunu başaracağına inanıyorum!

Sonraki Aşama 3

Şef Ripley: Bir SOMBRA mensubunu daha parmaklıklar ardına tıktığın için tebrikler <İsim>.
Şef Ripley: Ama işin henüz bitmiş sayılmaz. SOMBRA'nın beyni yıkanan çaylakları üzerinde bir tür deneyler yaptığını biliyoruz ama asıl soru şu ki; hangi amaçla?
Şef Ripley: Psikolojik testlerden geçtiklerini öğrendik, ama SOMBRA'nın "sonraki aşama" programında görünenden fazlasının olması gerek.
Şef Ripley: SOMBRA kampına geri dönmeni istiyorum <İsim>. Eğer SOMBRA faaliyetleriyle ilgili herhangi bir ipucu kalmışsa, bulacağımız yer orasıdır!
Carmen Martinez: <İsim>, gitmeden önce Lars seninle Jack hakkında konuşmak istiyor. Gene hangi filmi izleyecekleri konusunda karar veremiyorlarsa yemin ederim...
Şef Ripley: Gidip Lars'ın ne istediğine baksan iyi olur <İsim>. Ha film ha başka bir şey, ekibimde anlaşmazlıklar olsun istemiyorum!
Carmen Martinez: Ben SOMBRA avına çıkmaya her daim hazırım <İsim>! İlk olarak ne yapalım? Kampı mı inceleyelim, yoksa Lars'la mı konuşalım?

Lars'a sorunun ne olduğunu sor.
Lars Douglas: <İsim>, iyi ki geldin! Jack'e bir şeyler oldu!
Lars Douglas: Üçüzleri özlediğimden biraz erkek muhabbeti yapıyorduk, sonra bu olanlar...
Lars Douglas: Ama sonra bir telefon geldi ve bir hışımla dışarı fırladı. Arada da plajla ilgili bir şeyler mırıldanıyordu!
Carmen Martinez: Jack koca adam, peşinden koşmamıza ihtiyacı yok!
Lars Douglas: Ama gerçekten ters bir şeyler olmalı, eminim! Normalde her şeyini benimle paylaşır!
Lars Douglas: Ona bakmak için benimle plaja gelir misin <İsim>?
Carmen Martinez: Bunu siz ikiniz halletseniz <İsim>? Plaja bensiz gidiverin.

İncele: Demirlenmiş Tekne.
Lars Douglas: Jack'i hiçbir yerde göremiyorum <İsim>! Bir şeyler bulabildin mi?
Lars Douglas: Belki aşırı tepki gösteriyorum ama Jack hislerini içine atmaya meyilli ve bu da hiç iyi bir şey değil!
Lars Douglas: Yırtık parçalar mı buldun? O zaman onları bantlayalım!

İncele: Yırtık Fotoğraf.
Lars Douglas: Hey, bu fotoğrafı tanıyorum! Jack ile Asal bunu Moğolistan'dayken çekmişlerdi!
Lars Douglas: Jack bu fotoğrafı hep yanında taşırdı... Neden yırtmak istesin...
Jack Archer: Kendimce nedenlerim var <İsim>!
Lars Douglas: Hacı! Çok endişelendim! Konuşmamız gerek.

Jack'i kontrol et.
Lars Douglas: Hacı, ne oldu yahu? Birden basıp gittin! Deli gibi endişelendim!
Jack Archer: Mecbur kaldım! Asal bu adada bir yerlerde!
Lars Douglas: Asal mı? Fazla güneşte kalmışsın sen usta. Onu Moğolistan'dan beri görmedin! Seni tekneye geri...
Jack Archer: Beni dinle <İsim>! Asal son zamanlarda fazla mesafeli davranıyor... Telefonlarıma bile çıkmıyor bazen...
Jack Archer: Sonunda bu öğlen beni arayınca, aradığı numaranın Endonezya numarası olduğunu fark ettim!
Jack Archer: Bu da demek oluyor ki Asal Endonezya'da ve bana haberi bile vermedi!
Jack Archer: İpucu bulmak için etrafa göz atmalıyız <İsim>. Buralarda bir yerde olduğuna eminim! Hatta bir sonraki maaşım üzerine iddiaya girerim!
Lars Douglas: Plajı bir daha ara bari <İsim>... Sende parayı şimdiden hazır et hacı!

İncele: Plaj.
Jack Archer: Nedendir bilmem ama içimde, bu kasanın Asal'ın nerede olduğunu bize söyleyeceğine dair bir his var <İsim>. Hadi içine bakalım!

İncele: Eski Kasa.
Jack Archer: Biliyordum! Kasada bulduğun şu dalgıç giysisine bak <İsim>!
Jack Archer: Bu Asal'ın giysisi... Üzerinde onun ajan numarası var!
Jack Archer: Asal'ın burada bir yerde olduğunu biliyordum. Ama onu nasıl bula...
Asal Havvaa: Aramana gerek yok... <Rütbe> <İsim>, bitirelim şu işi.

Asal'a Endonezya'da bulunma sebebini sor.
Jack Archer: Bal ayım, Endonezya'da olduğunu neden söylemedin?
Asal Havvaa: İşle aşkı karıştırmanın sonunun hiçbir zaman iyi olmadığını biliyorsun Jack.
Jack Archer: Kısa bir ziyaretten zarar gelmezdi! Burada ne yapıyorsun peki?
Asal Havvaa: Mossad beni buraya göreve gönderdi... Görevin ayrıntıları gizli. İşlerin böyle yürüdüğünü şimdiye kadar anlamış olmalısın.
Asal Havvaa: Sana gelince <Rütbe> <İsim>, SOMBRA'yı araştıran tek teşkilatın Büro olmadığını unutma.
Jack Archer: Daha önce de söyledim kızım, Büro SOMBRA'yı Mossad'dan önce çökertecek!
Asal Havvaa: Böyle davranma Jack. Şahsi bir şey değil bu, ben sadece işimi yapıyorum!
Asal Havvaa: Aramızda küskünlük olmadığını göstermek için lütfen bunu kabul et <Rütbe> <İsim>.

İncele: Gizli Kamp.
Carmen Martinez: Bir tane dosya mı buldun <İsim>? Başlığı solmuş ama üzerindeki şekillere baksana... Koşan, düşünen ve ağırlık kaldıran biri var...
Carmen Martinez: Doğru dedin, bunlar SOMBRA'nın bu kampta yaptıklarıyla bağlantılı olabilir! Dosya'daki solmuş bilgileri toparlayalım!

İncele: Solmuş Dosya.
Carmen Martinez: Dosya'nın ön kapağında "Deneklerin fiziksel tepkileri. Deneyleri yürüten: Prof. Marshall Metcalf"!
Carmen Martinez: Profesör Metcalf'ın bize bir şey anlatmayacağı malum ama bu dosya bize bilgi sağlayabilir! Bunu Elliot'a gönderelim!
Carmen Martinez: Hem Singapur'da olanlardan sonra onu yoklamak için bir sebebimiz olur. Görünmeye çalıştığı kadar iyi olduğundan pek emin değilim...

Analiz et: Metcalf'ın Deneyleri.
Carmen Martinez: Nasıl gidiyor evlat?
Elliot Clayton: Niye herkes bana bu soruyu sorup duruyor? İyiyim ben! En az sizler kadar sağlamım...
Elliot Clayton: Her neyse, bulduğunuz bu dosya inanılmazmış. SOMBRA'nın "sonraki aşama" programının arkasında, insanoğlunun daha önce imkansız olduğunu düşündüğü bir bilim yatıyor!
Carmen Martinez: Bu konuda konuşmaya hazır olduğuna emin misin Elliot? Yani SOMBRA'nın deneylerini birinci elden tecrübe edinmeye epey yaklaşmıştın!
Elliot Clayton: Eminim! Ayrıca şunu duymanız gerek... SOMBRA yeni üyelerini genetik olarak geliştiriyor!
Carmen Martinez: Genetik olarak geliştiriyor mu dedin?! Tam olarak ne yapmak için?
Elliot Clayton: Üyeye göre değişir. Bazıları daha zeki, bazıları daha güçlü, bazıları da tıpkı kurban gibi anormal derecede hızlı yapılıyor... Yıldırım refleksine sahip oluyorlar!
Carmen Martinez: Yani Riaja deneye maruz kalmış!
Elliot Clayton: Bununla da sınırlı değil. Deneylerin bir de ilginç bir yan etkisi var... Bu deneyler deneğin gözlerini sarıya döndürüyor! Tıpkı kurbanınnkiler gibi!
Elliot Clayton: Dosyada tanıdık bir isim daha vardı: Baxter Fraser'ı hatırladın mı <İsim>? Hani şu Tayland'da karşılaştığın Tay boksörü?
Carmen Martinez: Nasıl <İsim>? Baxter sana sarı lens takıyorum mu demişti?
Elliot Clayton: Belli ki yalan söylemiş! Baxter daha güçlü olması için geliştirilmiş bir SOMBRA üyesi!
Carmen Martinez: Bir gözümüz onda olsa iyi olur <İsim>. Ama bu arada gidip Profesör Metcalf'ı tüm bu olanlardaki rolü konusunda sıkıştıralım!
Carmen Martinez: Ha bir de Elliot? Konuşmaya ihtiyacın olursa... Ben hep buradayım.

Profesör Metcalf'a SOMBRA deneylerini sor.
Carmen Martinez: Profesör Metcalf, basıldınız! <Rütbe> <İsim> SOMBRA üyelerine yaptığığınız deney bilgilerinin olduğu dosyanızı buldu!
Marshall Metcalf: Eh, utanacak bir şeyim yok! Başarımla gurur duyuyorum!
Marshall Metcalf: Sen belki anlamazsın <Rütbe> <İsim> ama ben insan ırkını geliştirme uğraşındayım. Bu çocukları kendilerinin daha iyi versiyonlarına dönüştürüyorum!
Marshall Metcalf: Her neyse, yasa dışı bir şey yapmıyorum... Hepsi bu işe gönüllü oluyor!
Carmen Martinez: Beyinleri yıkanmamış olsa pek de gönüllü olacaklarını sanmıyorum! Ayrıca Riaja açıkça üzerinde deney yapılmasından hoşlanmamış!
Marshall Metcalf: Riaja nankörlük etti. Kıymetli kaynaklarımı ona inanılmaz bir hız vermek için harcadım ama karşılığında ne yaptı dersiniz? Ormana kaçtı!
Carmen Martinez: Midemi bulandırıyorsun "Profesör"! Hadi <İsim>, ben bir çılgınlık yapmadan gidelim buradan. Zaten şarj olmak için bir şeyler yesem iyi olacak...
(Marshall Metcalf ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: İşlediği suçlardan dolayı şu sözde Profesör'ü tutuklamak için elimizde yeterli kanıt olmaması kanıma dokunuyor <İsim>!
Carmen Martinez: Doğru diyorsun, bu halimle bir işe yaramam. Biraz temiz hava alıp sakinleşmem gerek.
Carmen Martinez: Şimdi aklıma geldi de, Jack bana maymun ormanından bahsetmişti, bende orada fotoğraf çekmeye can atıyorum! Benimle gelir misin <İsim>?

İncele: Maymun Ormanı.
Carmen Martinez: Harika fotoğraflar çekiyorum <İsim>!
Carmen Martinez: Haa, bir adet telefon mu buldun? İstersen buna göz gezdirebiliriz ama önce kilidini açman gerekecek!

İncele: Cep Telefonu.
Carmen Martinez: Şuna bak <İsim>, açtığın telefonda bir video kaydı var! Bas bakalım oynata!

-Kaydın başı...-
Riaja Somalinggi: Baxter, sana bu videoyu gönderiyorum çünkü fazla zamanım yok!
Riaja Somalinggi: Artık dayanamıyorum. SOMBRA'nın üzerimizde daha fazla deney yapmasına izin veremeyiz!
Riaja Somalinggi: Korkarım ki işleri bittiğinde bizden geriye bir şey kalmayacak!
Riaja Somalinggi: Saklanmamız gerek Baxter. Seninle Aotear...
Riaja Somalinggi: .....

-Kaydın sonu...-
Carmen Martinez: <İsim>, Riaja bu videoyu kaçmaya çalıştığı sırada çekmiş olmalı!
Carmen Martinez: Bahsettiği şu Baxter'da kesin Baxter Fraser'dır! Anlattıklarına bakılırsa o da SOMBRA'nın pençesinden kurtulmaya çalışıyormuş!
Carmen Martinez: Riaja "Aotear" diye bir yerden bahsetti ama konuşması yarım kalmış gibi.
Carmen Martinez: Şimdilik yapabilecek pek bir şeyimiz yok <İsim>, ama diğerlerine durumu bildirmemiz gerek.
Carmen Martinez: Riaja için geç kalınmış olabilir, ama Baxter SOMBRA'dan kaçıyorsa onu bulmak zorundayız!

Daha sonra tekrar teknede...
Elliot Clayton: <İsim>, her yerde seni arıyordum! X'ten yeni bir tüyo geldi!
Elliot Clayton: Tek bir sözcük göndermiş: "Aotearoa"... Bundan bir şey çıkaramadım!
Carmen Martinez: Doğru dedin <İsim>! Baxter'a gönderdiği videosu kesilmeden önce Riaja, "Aotear" diye bir şeyden bahsetmişti... Aotearoa demek istemiş olmalı!
Armand Dupont: Birisi Aotearoa mı dedi mes amis?
Armand Dupont: Aotearoa kelime anlamı olarak "uzun beyaz bulut ülkesi" demek... Yeni Zelanda'nın Maori dilindeki adı!
Carmen Martinez: Yeni Zelanda mı?! Riaja kaçamadan öldürülmüş olabilir ama belki de Baxter Yeni Zelanda'ya ulaşmıştır!
Carmen Martinez: Eğer ortada kaçak bir SOMBRA üyesi varsa onu bulmamız gerek! Kim bilir SOMBRA'nın hain planı hakkında bize ne tür bilgiler sağlayabilir!
Şef Ripley: Üyelerini genetik geliştirme programına almadan önce onların beyinlerini yıkadıklarını biliyoruz ama artık nihai hedeflerinin ne olduğunu öğrenmemiz geerkiyor.
Şef Ripley: O yüzden hazırlan <İsim>, seni ilk uçakla Yeni Zelanda'ya gönderiyoruz!